İrfan Gürkan Çelebi: Hey! Sen aldatan
Uzunca zamandan beri meydanı boş bulmuş görünüyorsun. Şarkıları alıp ardına, oradan oraya koşturup duruyorsun. Hey! Sen aldatan, sana söylüyorum. Duymuyor musun? Ağzında bir aşk; sakız gibi uzatarak, durmadan yüzümüze patlatıyorsun. Gözlerimizde kederli bir buğu, yüzümüzü senin çirkin yüreğinden sakınmaya çalışıyoruz. Sen aldırmıyorsun. Bir ihanet çemberinden geçerken bile, durmadan 'aşk için yapıyorum' diye sayıklıyorsun. Artık aşkı kirletmekten vazgeç! Ardına aldığın ayrılık şarkıları, senin ihanetini kapatmak için yazılmadı. Aşkın acısını duyanlara, şiirden merhemler sürüyor ozanlar. Çek elini yüreğimizden. Biz aşkın, senin semtinde ne anlama geldiğini iyi biliyoruz artık. İhanetini aşkın ardına saklamaya çalışmakla, aşkı değil ama etrafındaki herkesi kirletiyorsun. Masum suratlarımıza karşı hiç arlanmadan, 'yanılmışım' diyebiliyorsun. Peşinden seni hüzünle seyreden, aşk dolu sözlerine aldırmadan, geçirdiğin zamanlarda söylediklerinden utanmadan, 'yanıldım' diyebiliyorsun. Ve biz senin ardından ağlarken, hiçbir şey olmamış gibi, çekip gidebileceğini sanıyorsun. Yanılıyorsun! Geride kalanın, izini sürmeye takati yetmese de, aşk bırakmayacak yakanı. Aldatılanın döktüğü gözyaşları, damla damla tuzaklar olup, kapatacaklar yollarını. Sen, yeni bir aşka yelken açamayacaksın. Yeni bir aşka doludizgin koştuğunu sansan da, ulaşamayacaksın. Ardına saklandığın ayrılık şarkıları lanetleyecek en başta seni. Şairler "Biz hainleri savunmayız mısralarımızla!" diye bağırarak, ödünü patlatacaklar. Seni konuşan herkesin yüzündeki iğrenç ekşimeyi fark ettiğinde, için bir tuhaf olacak. Hey! Sen aldatan, artık bize merhamet bekleyen gözlerle bakma. Seni anlamak için çabalamayacağız. Sen sadece, yüreğini sana dayayanı değil, bütün insanlığı aldattın. Kirlettiğin aşk, kuş olup peşine düşecek, en gafil anını yakalayıp, seni gözyaşlarında boğmak için. Bana da hak verenler var zannına kapılıp, yalnız olmadığını düşünme sakın. Sana hak verdiğini söylediklerinin, ya peşlerinden bir lahza ayrılmayan 'kirletilmiş aşkları' vardır. Ya da sefaletinden utanıp, susmayı erdem saymış olanlardır. Biz artık, sana karşı susma merhametimizi sona erdiriyoruz. Çünkü sen; bizim yüreğimiz dağlanıp dudaklarımız tıkandığında, gözlerimizden yaptıklarının fenalığını okuyamıyorsun. Çünkü sen; aşk pusulasını yitirmiş olduğundan, yüreklerimize giden yolu bulamıyorsun. Çünkü sen; erdemiyle baş başa kaldığında, Tanrılar'ın gazabını çekmeyi göze alıp, insanlara ateşi vermeye çekinmeyen, Prometeus muamelesi görmeyeceksin artık. Engin kayalıklara zincirlediğimizde seni, yırtıcı kuşlar, koparıp almak için yüreğini, yaklaştıklarında sana, gördükleri şey karşısında iğrenerek geri dönecekler. Söküp alınmaya değmez bir yüreğin varlığını, yırtıcı kuşlar, seni gördükten sonra hayretle anlayacaklar. Hey! Sen aldatan, kalabalık oluşundan güç alma sakın. Susturduğun yüreklerin matemleri bittiği gün, asıl kalabalık neymiş göreceksin!
|