AB'nin kötü sınavı
Ve "Kıbrıs" yine Türkiye'nin "AB kapısı"na dayandı. Dayatan Avrupa Birliği. Oysa adanın "garantör"ü olarak söz söyleme hakkı sadece Türkiye, İngiltere ve Yunanistan'da. Çözüm yetkisi ise BM'de. Peki AB ne oluyor? Rumlar'ın sözcüsü...
***
Türkiye'den istenen şu: - Limanlarınızı 6 Aralık'a kadar Rum uçak ve gemilerine açın. Ardından "Ek protokol"ün onayı gelecek. "Ek protokol" dedikleri şey, Rum kesimini adanın meşru "devlet"i olarak tanımadır. Bir başka deyişle, KKTC'nin yok edilmesi.
***
Aslında hükümet, limanları Rum gemi ve uçaklarına açmaya niyetli. Ama bunu Türk kamuoyuna izah edebilmek için AB'nin de adım atmasını istiyor. Nedir o adım? KKTC'ye dönük izolasyonların kaldırılması. Yani; KKTC ile AB arasında doğrudan ticaretin başlaması. Ama buna bile "Hayır" diyen bir muhatap var Türkiye'nin karşısında...
***
Dün Ankara'dan sert açıklamalar yükseldi. AB'nin 6 Aralık'a kadar süre vermesine tepki gösteren Dışişleri Bakanı Gül "Bu işler tarih vermekle ve şantajla olmaz" derken, Başbakan "Kabul edemeyeceğimiz şeylerde farklı adımlar atmayız" diye tavır koydu. Ama bir taraftan da teknokratlar ve bürokratlar AB ile bu konuyu görüşmeye başladılar. Yani hükümet hem sert çıkıyor hem de "izolasyonun kaldırılması" karşılığında limanları açmaya hazırlanıyor. Peki AB'nin talepleri bitecek mi? Bitmeyecek. Dün Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP'li Mehmet Dülger açıkladı: - Ardından Maraş'ın BM'ye bırakılması istenecek. Rum kesiminin Türkiye'de büyükelçilik açması gündeme gelecek, ki bu "devlet"i resmen tanımanın son adımıdır.
***
Ve yeni bir gelişme: Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Kuzey Kıbrıs'taki eski Rum evlerinde oturanlar ve bu evleri satın alanlara 7 yıl hapis cezası verilmesine ilişkin bir yasa çıkarttı. Kuzey Kıbrıs'ta ev satın alan 2 Rus vatandaşı, Güney'e geçince tutuklandı. Türkiye, düşmanlığı bu boyutlara ulaştıran Rum kesimine güvenip hangi adımı atabilir? Avrupa Birliği, sadece Rumlar'ın sözcülüğünü yaparak adaya barış getiremeyeceğini anlayamıyor. Aksine, Rumlar'ı cesaretlendirerek, adada kalıcı barış sağlanmasını engelliyor. İşte bunun için Türkiye'de AB'ye destek giderek azalıyor. Adil ve tarafsız olmadığı için Türk halkı AB'ye güvenmiyor...