Laf milliyetçisi
Ben diyeyim Çin'i Maçin'den ötede, siz deyin azgın denizlerin ardında; adına da Patagonya mı ne diyorlar, işte oranın Başbakan'ı takmış kafayı milliyetçiliğe!.. Ülkede yaşayanlar kendilerini kusursuz Patagon olarak tanıtırken, Başbakan olur olmaz gömleğini çıkartan bu siyasetçi, kendi ile eşini de ayrı kimliklerle tarif etmeye başlayınca, daha o zaman anlaşılmış başa gelecekler!.. Önce değişim, sonrasında da hızlı bir başkalaşımla her şey farklılaşmış. Ülkenin yanıbaşındaki "Ada"ya önce BM eliyle planlar dikte ettirilip desteklenmiş, sonra yönetimler değiştirilmiş. Halkın can verip kan döküp sahiplendiği topraklar pazarlık masalarında çekiştirilmiş.
Vurdumduymazlık önderi Komşu ülkelerdeki soydaşlar unutulmuş. Kırmızı çizgi diye anılan hassasiyet alanları bir bir kaybedilmiş. Patagonya tarihinde görülmedik vurdumduymaz bir Başbakan ve hükümet oluşmuş. Öyle ki, o kırmızı çizgiler uğruna ülkesi ve soydaşları için koşturan askerlerin başına çuval geçirilmesine rağmen kimsenin sesi çıkmamış. Böylesine acıya halk kahrederken, Patagonya'nın işbaşındaki yöneticileri ve özellikle Başbakan'ı suspus kalmış. Daha neler yaşanmış neler!.. Patagonya'nın kanunları ve hatta Anayasa'sı bile başkalarının istek ve dayatmalarıyla değiştirilip yeniden yazılırken rekorlar kırılmış. Hokkabaz çabukluğu ve marifetleri bu rekorlar arasında yok olmuş. Ülkenin toprakları, bankaları, arsaları, kurum ve kuruluşları birer birer elden çıkartılıp satılmış. Her tarafı yabancılar doldurmuş. Borsa gibi piyasalarında da yabancı varlığı katlanıp 3'te 2'lere ulaşmış. Dış borçların toplamı, bu Başbakan döneminde, tam yarısı kadar artmış. İç borçta da tavan yapılırken halkın borçlanmaları da 9 katına çıkmış.
Azarlama şampiyonu "Ver kurtul, sat kurtul" diye diye altın yumurtlayan tavukları haraç-mezat denecek fiyatlarla yabancılara satan, geziptozmaktan çok hoşlanan, halkı azarlamayı da görev edinen Başbakan'ın bir takıntısı da, sıkıştıkça "Nasıl milliyetçisiniz ya" deyip karşısındakilere laf yetiştirmekmiş. Kendisinden iş isteyene "Sabret", maaşına zam talep eden emekliye "Şükret", çiftçiye "İttir et" diyebilecek kadar destursuz bu Başbakan'ın milliyetçilik ölçüsü de "para" olurmuş. Ne hikmetse (!) paradan atılan sıfırları örnek gösterip, "Biz geldik iş ürettik" der, milliyetçiliğinin bu şekilde farklı olduğunu söylermiş. Alım gücünün değişmediğini ve kur farkının aynı olduğu gerçeğini düşünmezmiş. Şimdi kararı siz verin! Karşısındakilere "Nasıl milliyetçisiniz ya" diye seslenen bu Başbakan, sizce sağlıklı mı?