Onurlu sol'cu Her işte olduğu gibi, siyasette de tecrübenin çok büyük önemi var. Hangi görüş ve düşüncede olursa olsun, yıllar geçtikçe siyasetçinin en keskin ve sert olanı da yumuşuyor ve daha kucaklayıcı hale geliyor. Önceki gece kaybettiğimiz BülentEcevit de, yarım asra dayanan siyasi tecrübesi ve birikimiyle öne çıkmış devlet adamlarımızdandı. Dolayısıyla, siyasete girdiği yıllar ile öne çıktığı dönemlere nazaran Mevlana'nın "Hamdım,yandım,piştim" anlayışına göre özellikle son dönemlerini bilge olarak geçirmişti. Atatürk'ün arkadaşı ve siyasetin unutulmaz kurdu İsmetPaşa'ya (İnönü) kök söktürüp CHP Genel Bakanlığı'nı elinden alacak kadar taban siyaseti yaparak kitlelerle buluşan Ecevit'in hamlıktan yanmaya geçtiği 1970'li yıllar bambaşkaydı... Dışpolitikadamilliyetçi 12 Mart 1971 muhtırası ile demokratik tavrını ideolojik sol'un reflekslerine uygun gösteren Ecevit vardı sahnede... Ardından gelen CHP Genel Başkanlığı ile "Umudumuz" sloganlarını heyecanla attırtan ve 1973 seçimlerinde sol'u (1950'den beri) yeniden iktidar gücü ile birleştirmeye çalışan Ecevit'ti o... Erbakan'ın Milli Selamet Partisi ile koalisyon yaparak Başbakan olmuş, Kıbrıs'taki gelişmeler üzerine Barış Harekâtı kararını alıp bütün milleti heyecanlandırmıştı. Haklı biçimde KıbrısFatihi unvanını alan Ecevit, Amerika'nın baskıcı politikalarına karşı haşhaş kararında ısrarlı olmayı da sürdürmüştü. Merkezin solunda, üstelik hızlı bir solcu olan ve böylesine "milli" kararları alan BülentEcevit, diğer yandan da dönemin şartlarında ideolojik mücadele içindeydi. "Toprakişleyenin,sukullananın" anlayışını öne çıkartacak kadar "halkçı" mesajlar veren Ecevit, aynı dönemdeki milliyetçi cephe hükümetlerinde yer alan AlparslanTürkeş önderliğinde özellikle Güneydoğu illerinde gerçekleşen toprak reformu çerçevesindeki çalışmalarla örtüşüyordu. Buna rağmen siyasetin karşılıklı kutuplarında yer alan bu iki ismin mücadelesi çok sert geçti. 1980sonrasıbilgeleşti Genelde "demokratiksolcu" luğu, zaman zaman ideolojiksolcu luğu ile öne çıkan, "milliduruşları" unutulmayan BülentEcevit'in iktidarı elde edebilmek için Adalet Partisi'nden istifa ederek yanına gelen 11 milletvekili ile hükümet kurması da hayatının unutulmazları arasında yer aldı. Siyasi tarihimizin en şaşırtıcı sahnesi de böyle yaşandı, İstanbul yakınlarındaki GüneşMotel'de Ecevit ile görüşen sağcı AP'nin milletvekilleri CHP'ye geçerek güvenoyu rakamına ulaşıldı ve onların 10 tanesine de bakanlık verildi. 1980 ihtilâlinden sonraki yıllar ise, bize göre Ecevit'in piştiği ve "bilge" leştiği yıllar oldu. Özellikle dış politikadaki gelişmeler, siyasetin "bilge" lerinden Ecevit'in kendine özgü "onurluduruş" larıyla üniter devlet yapımıza uygun kazanımlar sağladı. Sanıyoruz, medyaya hakim olan veya çoğunluğa sahip olan yazar ve siyasetçiler, son dönemdeki DSP-MHP-ANAP birlikteliğini de sadece onun devlet adamlığına bağlayacaklar. Hayır, orada, özellikle MHP lideri DevletBahçeli'nin de, kendisine özgü fedaraklıkları unutulmamalı... Hatta, o dönemin KemalDerviş'li sahneleri de ayrıca sağlıklı biçimde tahlil edilebilmeli... Solcuveİslamcılar'adersi Ve bizce, Ecevit'in çok ama çok önemli üstelik kendisine delidivane olacak kadar kızanları bile şaşırtıp takdirlerini kazandığı son iki karar ve açıklaması unutulmamalı... Başbakanlığı sonrası ve son nefesini verdiği hastaneye yatmasının öncesinde Ecevit: 1-Mekke'deki trilyon lira değerinde ve Kâbe'nin yanındaki (ailesinden kalan) arsayı, Türk hacıları için değerlendirilmesi kaydı ile Diyanet'e bağışlamıştı. (Paragöz Müslümanlar'ın kulağı çınlasın) 2-Sultan Abdülhamit ve son padişah Vahdettin'e sahip çıkıp (memleketi satmadıklarını) söylemişti. (Ecdada küfretmeyi alışkanlık edinen solcuların kulağı çınlasın) İşte,Ecevitbuydu.Dürüsttüvedünyamalıpeşindedeğildi. Yüce Allah, gani gani rahmet etsin.