Bir sabah Türkiye korna sesleriyle inledi. Benzin zammını protesto eden radyo programcısı Nihat Sırdar'ın başlattığı eylem amacına ulaştı. Radyo programları, gazetemizdeki yazıları ve stand-up şovlarıyla tüm Türkiye'yi peşinden sürükleyen Nihat Sırdar ile Sinan Akyüz konuştu.
Ne yalan söyleyeyim; ilk başlarda adamın deli olduğunu düşünmüştüm. Nasıl düşünmeyeyim? Her sabah Alem FM'de yaptığı programla etliye sütlüye karışıyor. Gazetemizdeki köşe yazılarında esprili uslübuyla sivri çıkışlarda bulunuyor. "Bütün Kazlar Toplandık" adlı stand-up'ıyla ülkenin durumunu ti'ye alıyor. Röportajımız sırasında anladım ki mahallenin delisi değil ama ülkenin muhalif seslerinden biri. Hakkında şimdiye kadar 20 tane dava açılmış. Röportaj esnasında bana da 'kaz' dedi . Üzerine düşündüm...
* Bülbül'ün çektiği dilidir. Siz sivri dilinizden çekmiyor musunuz? Çekmez olur muyum! Radyocu adam devamlı konuşur. Ama benim gibi konuşan az. Alışık değiller benim gibi adama. Muhalif ses pek yok. Tek parti iktidarı var. Bugünlerde konuşan hemen hemen hiç yok. Radyo Televizyon Üst Kurulu sorunu yaşıyorum. Demokrasinin kılıcı gibi başımda sallanıp duruyor. Hemen hemen her maddeden uyarı aldım. Hakkımda davalar açılıyor. Ama Allah'a şükür mahkumiyet almış değilim.
'İŞİM UYANDIRMAK'
* Hakkınızda kaç dava açıldı? Toplam 20.
* Dava açanlar kim? Belediye başkanları, milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri, firmalar, vali. Hatta bir keresinde vali, emniyet müdürü ve belediye başkanı bir araya gelip, bana dava açtı.
* Türk milleti için 'koyun gibidir' derler. Katılıyor musunuz? Ben onlara kaz diyorum.
* Peki o zaman sizin deyiminizle kaz diyelim. Her gün bu kazlara çobanlık yapmak zor olmuyor mu? Türkiye'de zor değil. Niye? Çünkü kaz sayısı çok fazla. Ben de dahilim o kazların içine. Sen de dahilsin... Ben tepki veren bir kazım. Tepki göstersem de devlet tarafından yolunuyorum. Vergi ödemiyor muyum? Ödüyorum. Ama dünyanın en pahalı benzinini kullanıyorum. Benzine koyduğu vergiyi ödemiyor muyum? Ödüyorum. Bu benim, senin ve hepimizin kaz olduğunu gösteriyor. Her sabah bunu konuşmak zor mu? Değil. Çünkü her gün bizlerin kaz olduğunu hatırlatacak haberler okuyorum. Türkiye'de çok fazla siyaset konuşuluyor. Siyasetin olduğu yerde malzeme fazla.
* Sistemi eleştiriyorsunuz. Ama sistem ne yapsın? Sistem mi vatandaşa diyor ki, git emniyet şeridini ihlal et? Ya da yağmurlu havada taksi şoförleri kısa yol mesafeye yolcu almasın... Bu eğitimle alakalı. 'Çanakkale'de zafer kazanmadık' diyen adamla, yağmurlu havada arabasına yolcu almayan taksi şoförü aynı. Aldığımız eğitim o kadar dandik ki. Eskiden insanlar daha çok emniyet şeridini ihlal ediyordu. Yayınlarım sayesinde azaldı. Bilinçli insanlar artık o uyanık tipleri emniyet şeridine sokturmuyor. Ya da polisler devamlı kontrol yapıyor. Yaptığım şey insanları uyandırmak.
* Aslında herkes sorunu biliyor. Ama çözüm sunamıyor. Siz yönetici olsanız bu sorunu nasıl çözerdiniz? Vallahi İstanbul trafiğinin çözülebilmesi çok zor. Trafiğe çıkan araç sayısını kontrol altına alacaksın. En çok kızdığım nokta, büyüklerimiz diyor ki: 'Yarın kar yağışı var. O nedenle arabanızla trafiğe çıkmayın. Toplu taşıma araçlarını kullanın.' Şimdi onlara soruyorum: Vatandaş hangi toplu taşıma aracını kullanacak? Metromuz mu var? Burası Avrupa değil. Onların ulaşım sisteminin 10'da 1'i ne yazık ki yok bizde. Ben olsam deniz ulaşımına ağırlık verirdim. Haliç tersanesini kapatmaya çalışacaklarına orada arabalı vapur yapsınlar.
* Radyocular programda konuştukları zaman çok rahatsız oluruz. Ama dinleyici sizi muhabbetinizden dolayı çok sevdi. Bu muhaliflik nereden geliyor? İlkokula başlamadan önce Gırgır okuyarak okumayı sökmüştüm. Gırgır, o zamanların en muhalif dergisiydi. Sonra muhalif tiyatro yapan insanların oyunlarını izledim. Ferhan Şensoy bunlardan biri 'Ferhangi Şeyleri' ezbere bilirim. Bugün çık desinler, çıkıp oynarım. İster istemez muhalif oluyorsun. Bu ülkede mizah yapmak ve muhalif güncel mizah yapmak en doğrusu. Çünkü durum mizahı yapan adamlar, bir süre sonra kendini tüketiyorlar. Türkiye'deki güncel olaylarla mizah yapmak ise insanın kendisini yenilemesidir. O nedenle beni sevende var sevmeyende. Muhalif olduğun zaman hep bir tarafın karşısında oluyorsun. Düne kadar rahmetli Bülent Ecevit'i en fazla eleştiren adam bendim. O zaman DSP'liler bana küfür ederlerdi. Yani iktidarda kim varsa karşısında ben varım.
'ÇOK KAZIK YEDİM'
* Son dönem muhalif adamlara baktığımız zaman sonradan şovmen oluyorlar. Örneğin Yılmaz Erdoğan gibi... Şovmenlik muhaliflikten mi çıktı? Hayır. Bir teklif geldi. Sıcak baktım. Zaten Ferhan Şensoy'un oyunlarını izleyerek büyümüştüm. İlk Ankara'da sahneye çıktım. Yazdığım ilk oyun 'İyi uykular Türkiye'ydi'. Muhaliflik üzerine kurulmuş bir oyundu. 170 kere sahneledim. Sonra Sunay Akın'la 'Bütün Kazlar Toplandık' adlı bir oyun sahneledik. Şimdi tek başıma sahneye çıkıyorum.
* Best FM'le tanındınız şimdi Alem FM'de program yapıyorsunuz. 2 radyo nasıl bir ağız tadını bıraktı sizde? Best FM, evim gibiydi. Orada doğdum, büyüdüm ve geliştim. 10 yıl çalıştım. Ama şimdi profesyonelim. Alem FM'de kafam rahat. Best FM, evim olduğu için oranın çocuğuydum. Sürekli dayak yiyordum. Maddi yönden büyük sıkıntılar çektik. Sonra iktidar yanlısı politika izlemeye başladılar. Alem FM'de ise çok profesyonel çalışıyoruz. Çok kıymet ve saygı görüyorum. Çünkü evin çocuğu değilim. Daha mutlu ve huzurluyum.
* Hayatınızda Bürütüs dediğiniz kimseler oldu mu? Olmaz olur mu hiç? Çok kazık yedim. Aslında çok saf bir insanım.
* Programınızda sizin kadar meşhur bir sivrisineğiniz var. O sivrisinek devamlı bir vızıltı sesi çıkarıyor. Siz ne sesi çıkarıyorsunuz? Bir hayvan sesi, bir insan sesi yaratmaya çalıştım. Bir hayvanın yaşadığımız olaylara bakışını göstermek istedim. 'Ben bir hayvanım' diyor ama 'sizin yaptığınızı ben bile yapmam' diyor sivrisinek. Programın mizah yönü daha fazla.
* Son dönemde delice bir şey yaptınız. Ve korna kampanyası başlattınız. Vatandaşı benzin zamlarına karşı harekete geçirdiniz. Gerçekten beklenen ilgiyi gördü mü? Beklenenden de çok. Ne yalan söyleyeyim bu kadarını ben bile tahmin etmedim. Tesadüfen bu kampanya başladı. Erzurum'dan yayın yapıyorduk. Benzinin litresi 3 YTL'yi geçmişti. Çıldırdım ve zammı protesto etmek için kornaya bastım. Dinleyiciye siz de basın dedim. Sonra herkes basmaya başladı. O günden sonra her sabah 8'de kornaya bastık hep birlikte. Ondan sonra benzinde arka arkaya en fazla indirim bu dönemde oldu. İşe yaradı diye düşünüyorum. En azından ses çıkardık.
KADIN EŞİTTİR OKSİJEN
* Siz dilbaz mısınız? Evet.
* İyi dilbazlar iyi kalemşorlar olabilir mi? Konuşurken mi kendinizi rahat hissediyorsunuz, yoksa yazarken mi? İkisinin çok farklı tadı var. 13 sene her sabah ve akşam konuştum. Tatile çıktığımda bile gazete okuyup, arkadaşlarıma yorumlar yapıyorum. Adamlar benimle tatile çıkmak istemiyor. Yazmak, konuşmak gibi değil. Yazmak bir heykel yaratmak gibi. Çünkü yazının orasıyla, burasıyla oynuyorsun. Silip tekrar yazabiliyorsun. Köşe yazarı olmak ise 'Allah'ın sopasını elinde tutmaktır' demişti arkadaşımın biri. İlk önce bu sözün ne demek olduğunu anlamamıştım. Şimdi anlıyorum. Birisiyle ilgili yazı yazıyorsun, adamlar sabahın köründe arıyor. Radyo çok farklı. Bir hafta Milli Eğitim Bakanı aleyhinde ileri geri konuştum. Adamın umrunda değil. En fazla Radyo Televizyon Üst Kurulu'nu devreye sokuyor. Yazı farklı. Seni arayıp durumu izah edebiliyorlar.
* Tek kelime ile radyo sizin için ne demektir? Hayat.
* Televizyon? Para.
* Kadın? Oksijen.
* Üçü arasında bir bağ var mı? Olmaz olur mu. Üçü bir araya gelince kördüğüm olur gibime geliyor.
