DP'nin 1953'te çıkarttığı 'CHP'nin varlığına el konulmasını' öngören yasa, Türk siyaseti için dönüm noktası oldu. Gidişata kızan Ecevit, siyasete girmeyi tek çözüm olarak gördü.
14 Mayıs 1950'de Demokrat Parti'nin seçimi kazanarak iktidara gelmesinden sonra, Türkiye'de siyasi gerilim artınca Ecevit, aynı yıl Ankara'ya dönme kararı aldı ve Ulus gazetesinde yazmaya başladı. 1950 seçimlerinde partisinin genel yenilgisini paylaşan ve parlamento dışında kalan babası Prof.Dr. Fahri Ecevit, 1 yıl sonra yaşamını yitirdi. Bülent Ecevit 1951 Kasım'ında askere gitti. Tankçı asteğmendi. Ancak çok iyi İngilizce bildiği için askerliğini Genelkurmay'da tercüman olarak yaptı. Ardından Ulus'a döndü. Gece sekreterliği yapıyordu. Sayfalara girecek haberleri okuyor, başlıklar çıkarıyordu. Rahşan Ecevit ise tercüme yaparak aile bütçesine katkıda bulunuyordu. Gece çalışmalarının uzadığı günlerde sabaha doğru Ulus'tan Kavaklıdere'deki eve yürüyerek gelen Bülent Ecevit'in kirpikleri bazen buz tutuyordu.
MİLLETVEKİLİ ECEVİT 1953 yılının Aralık ayında Demokrat Parti CHP'nin malvarlığına el konulmasını ve Ulus'un kapatılmasını içeren bir kanun çıkardı. Demokrat Parti uygulamalarına çok kızan Ecevit'i siyasete iten en önemli faktörlerden biri buydu. 1954 yılında CHP Çankaya Gençlik Ocağı'na üye oldu. Ardından Gençlik Kolları Merkez Kurulu üyesi seçildi. Ulus kapandıktan sonra bir süre Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazdı. Sonra Ulus açıldı, Ecevit dönüş yaptı. Siyasi yorumlar, eleştiriler yazıyordu. O dönemde ABD'ye giderek 3 ay Winston Salem Journal gazetesinde konuk yazar olarak çalıştı. Özellikle "Zenci beyaz" ayrımını eleştiren yazısı ile büyük yankı yarattı. Döndükten sonra Ulus'un Genel Yayın Müdürlüğünü üstlendi. 1957 yılında bu kez 1 yıllık Rockefeller bursuyla Amerika'ya giden Ecevit, Harvard Üniversitesinde Ortadoğu tarihi ve sosyal psikoloji üzerine çalışma yaptı. ABD'de 8 ay kaldıktan sonra seçim döneminin yaklaşması üzerine Türkiye'ye erken dönüş yapan Ecevit, 1957 yılında CHP'den Ankara Milletvekili seçilerek parlamentoya adım attı. Siyasete girme kararı almadan önce eşi Rahşan Ecevit'le uzun süre "yazarlık mı, siyaset mi" sorusuna yanıt aradılar. Çünkü "sanat ve edebiyat ortamında sessiz, sakin bir yaşam sürmeyi planlayarak" evlenmişlerdi. Ancak Demokrat Parti uygulamalarına karşı siyasetin kaçınılmaz bir mücadele yöntemi olduğunda görüş birliğine vardılar. Ecevit, milletvekili seçildikten sonra İnönü'nün sağ kolu oldu. İnönü, yabancı devlet adamlarıyla görüşmelerinde Ecevit'in hep yanında olmasını istiyordu.
HATİPLİĞİ DİKKAT ÇEKİYOR Ayrıca Meclis'te CHP adına sık sık Ecevit kürsüye çıkıyordu. İyi bir hatip olarak hemen dikkat çekmişti. Ancak DP iktidarı muhalefetin açıklamalarını 5 dakika ile sınırladığı için konuşması genellikle yarıda kesiliyordu. Milletvekilleri dövülüyor, gazeteciler tutuklanıyordu. Hızını alamayan iktidar, 15 milletvekilinden kurulu bir Tahkikat Encümeni oluşturmuş ve her türlü siyasi faaliyet dahil, toplantıları yasaklayacak kadar geniş idari ve adli yetkilerle donatmıştı. Ulus gazetesinin baskısı ve dağıtımı engelleniyordu. Sokaklarda "Hürriyet hürriyet" diye bağıranların başlarına joplar iniyordu. Bu ortamda 27 Mayıs 1960 ihtilali yapıldı.
İŞÇİLERİN KAHRAMANI Türkiye 1961 yılında yeni bir seçim yaşadı. Hiçbir parti tek başına hükümet olacak çoğunluğu sağlayamadı. Bir süre sonra İnönü başkanlığında CHP-AP Hükümeti kuruldu. Ecevit, o hükümette Çalışma Bakanlığı'na getirildi. Çalışma hayatının temel reformları bu dönemde gerçekleştirildi. Patronların, hatta bazı partililerin yoğun tepki ve tehditlerine rağmen işçiler grev ve toplu sözleşme haklarına kavuştu. Ayrıca Sendikalar Kanunu çıkarılarak sendika özgürlüğü sağlandı. Ecevit'in yıldızı iyice parlamaya ünü dalga dalga yayılmaya başlamıştı. O artık işçilerin kahramanıydı. Nitekim Zonguldaklı maden işçileri, Ecevit'in bundan sonra kendi illerinden aday olmasını istediler. Ve Ecevit, 1965'ten itibaren 5 dönem Zonguldak milletvekili olarak parlamentoya girdi. Herkes onu Zonguldaklı sanıyordu. Oysa o Türkiye'deki bütün işçilere hemşehriliğini, dayanışmasını vurgulamak için madencilerle aynı yerden aday oluyordu...