"Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar serbest yabancı sermaye giriş ve çıkışı yok" diyen Abuşoğlu, cari açığın kurları yükselterek önleneceğini belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi sonrasında bugünkü durağımız Anavatan Partisi. Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ömer Abuşoğlu ile partinin ekonomik politikalarını konuşuyoruz. Abuşoğlu, en çok yabancı sermaye üzerinde duruyor.
"Kontrolsüz giriş ve çıkışlar ekonomiye çok zarar veriyor" diyen Abuşoğlu, kurdaki aşırı değerlenmeyi de buna bağlıyor. İşsizlik oranının kademeli düşmesini beklemeye vakit olmadığını kaydeden Abuşoğlu, "Hemen etki edecek adımlar atılmalı" şeklinde konuşuyor...
Ömer Abuşoğlu, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar serbest yabancı sermaye giriş çıkışının olmadığını belirterek, "Sadece bankalarda değil tüm sektörlerde yabancı sermaye girişi artık durmalı" diye konuştu. Özelleştirmeye bakışını sorunca "Satılacak bir şey kalmadı ki" diye cevap veren Abuşoğlu, artık özelleştirmenin Türkiye'nin gündeminden çıktığını kaydetti. Dikkat çektiği konu ise özelleşen kuruluşlarda ve en başta bankalar olmak üzere diğer şirket satın almalarında yabancı sermayenin hep başı çekmesi. "Kontrol yabancı sermayenin eline geçti" diyen Abuşoğlu, ekonomik politika tespitlerini şöyle aktarıyor:
PROJE ÖNERDİK, DİNLENMEDİ * Makro alanda ekonominin temel sorunları AKP Hükümeti iş başına geldiğinden beri ciddi bir iyileşme göstermeden aynı şekilde devam ediyor. Türkiye ekonomisi sağlam bir zemine ulaşmadığı için aniden kriz olabilecek gelişmeler yaşanıyor ve bu, döviz ile faizi etkiliyor.
* İşsizlik, Türkiye'nin acil çözülmesi gereken sorunları arasında. Denilebilir ki, yatırım ortamı iyileştirilip artan yatırımlar ile kademeli olarak işsizlik azaltılacak. Ancak kademeli işsizlik azalmasını kimsenin beklemeye tahammülü yok.
* Geçen yıl sosyal güvenlik tasarısı görüşülürken gündeme getirdik. Bir proje teklifimiz vardı. Sosyal güvenlik açıkları nasıl olsa bütçeden karşılanıyor. Doğrudan doğruya aktarma yerine, istihdam yaratan işletmelerin işveren payının devlet tarafından ödenmesini önerdik. İlk yıllarda tamamı ödenen işveren SSK primi payı sonraki yıllarda azalacaktı. Sosyal güvenlik primi yükünü işveren üzerinden devletin üzerine alan bir sistemdi. Aynı fonlar istihdam yaratılınca yeniden sosyal güvenliğe aktarılacaktı. İstihdam böylece artabilirdi. Hem kayıtdışını kayıt altına almayı hem de sosyal güvenlik sistemine yeni işçi kaydını getirecekti. İlave sigortalı ile birlikte sosyal güvenliğe prim katkısı gittikçe artacaktı. Ama hükümet tavsiyeleri dinlemedi, kulak asmadı.
* Dış borç sorununu ve kamu borç yükünü dikkate almadan cari açık tartışılamaz. 2002'den bu yana dış borç yüzde 70 arttı. Hem ekonomiyi finanse etmek hem de borcu döndürmek için yapılan borçlanma nedeniyle bu oluyor. Tabii bunun dışında kayıt altına alınamayan ve sıcak para şeklinde girip çıkan bir fon akışı var. Bir ülkeye bu şekilde fon akımları söz konusu olduğunda bunun sonucunda isteseniz de istemeseniz de ekonomi büyür. Ama açık ve cari açık da büyür. Makro dengeler itibarıyla bozulmalar olur.
* Türkiye'ye fon girişinin ekonominin dengelerini sağlamak için kısıtlanması lazım. Hükümetin böyle bir gayreti yok. "Türkiye ihtiyacı olan fonları nasıl elde edecek?" endişesi var. Bunun frenlenmesi lazım.
BANKALAR DAMARDAKİ KAN * Bankaların özelleştirilme çalışmaları sürüyor. Halk ve Ziraat Bankası da özelleştirilirse ve yabancılara satılırsa ANAVATAN Partisi'nin sesi çok fazla çıkar. Bankacılıkta yabancı payı kritik sınıra geldi. Bankacılık, ekonominin işleyişi için hayati öneme sahip. Damarda dolaşan kan gibi. Siz bunu başkasına yani yabancıya verirseniz sıkıntıya girersiniz. Yabancı sermayeye 'dur' deme zamanı geldi. Sadece bankacılık değil tüm sektörler için girişler kontrol altına alınmalı.
* "İstihdam yaratacak ve yeni teknoloji getirecek" deniliyor. Ama yabancı sermaye yeni yatırım için değil, mevcut tesisi almak için geliyor. İstihdam artışı yerine daralması bile oluyor. Yeni teknoloji getirme noktasında da gelişme yok. Öyleyse yabancı sermayenin ne işi var. Büyük mağazalara yatırım yapıyorlar. Bu, küçük esnafı ortadan kaldıracak bir gidiş.