Yılmaz'a Yüce Divan gerekçesi Mesut Yılmaz, bundan bir süre önce, cezası Anayasa Mahkemesi tarafından ertelenince, aklandığını beyan ederek, siyasette kendine bir yer açmaya çalışmıştı. O tarihte, Yılmaz'ın yakınları, "Mahkeme,MesutBey'insuçluveyasuçsuzolduğukonusunutamolarakkestiremediğiiçinertelemeyolunagitti" diye açıklamalarda bulunmuşlardı. Oysa, Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok, iddianamesinde "TürkCezaKanunudeğiştiğiiçinsuçunniteliğininihaleyefesatyerinegörevikötüyekullanmakolarak" değerlendirildiğini söylemişti. Çünkü yeni Ceza Kanunu, ihaleye fesat için "hile" şartını arıyordu ve Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok'a göre, Mesut Yılmaz'ın fiilinde "hile" unsuru mevcut değildi. İhaleye fesadın zaman aşımı 10 yıldı. Görevi kötüye kullanmanın ise 5 yıl. Türkbank'ın ihalesi 4 Ağustos 1998'de gerçekleşmişti. Dolayısıyla 1998'den 2006'ya kadar 8 yıl geçtiği için hâkimler, Yılmaz'ı zaman aşımından yararlandırabilirlerdi. Ama, Anayasa Mahkemesi, "Rahşanaffı" diye bilinen "ŞartlaSalıvermeYasası" gereği, hüküm kurmadı ve kararı erteledi. Bunları daha önce de, bir makalemizde anlatmış, Başsavcı Nuri Ok'un iddianamesinden satırlar aktarıp, "aklanmanın" söz konusu olmadığını yazmıştım. Yüce Divan'ın gerekçeli kararı bizi teyit etti. Gerekçede, Çakıcıilebağlantıyıgösterenbilginotunudikkatealmayarak,ihaleyeKorkmazYiğit'inkatılmasınafırsatveren Mesut Yılmaz resmen suçlanıyor. "Rahşanaffı" olmasaydı, anlaşılıyor ki Yılmaz, görevikötüyekullanmaktan mahkûm edilecekti. Bakalım 2007'de yeniden kurtarıcı olarak siyasetin dar sokaklarında taraftar toplamaya çalıştığını görecek miyiz?