Kopyacı siyasetçi İktidarı yıpratma hevesini taşıyan siyasetçiler, medyayı kolayca manipüle edebiliyor. Çünkü bizdeki gazetecilerin, ince eleyip, sık dokumaya niyetleri yok. İşin önünü arkasını araştırmadan, hemen oltaya takılıveriyorlar. "DevletBakanıKürşatTüzmen,kaçakçılıkyaptıklarıbelirlenen7şirkete,hiçbirşeyolmamışgibi,yenidenakaryakıtihraçizniverdi" başlıklı haber acaba doğru mu? Önce bu iddia 22 Eylül 2006 tarihli Cumhuriyet gazetesi tarafından dile getirildi. Bir aydan daha uzun bir süre geçtikten sonra, CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, bir basın toplantısı düzenleyerek, Kürşat Tüzmen'i benzer iddialarla suçladı. Anadol, Cumhuriyet'teki bilgilere yaslandı. Ve araştırmaya gerek duymadığı için yaş tahtaya basmış oldu.
***
Şimdi doğruları yazalım: Irak Devlet Petrol Pazarlama Şirketi (SOMO), haberde adı geçen şirketlerin Irak'a yönelik LPG sevkıyatının süresinin uzatıldığını, Dış Ticaret Müsteşarlığı'na 26Mayıs2006'da bildiriyor. Bu firmalar hakkındaki soruşturma raporu adli makamlara intikal ettiği için, sevkıyat izni verilip verilmemesi keyfiyeti değerlendiriliyor ve 7Haziran'da, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, MİT Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na yazı gönderilip, 15 gün içinde resmi görüşleri isteniyor. İlk toplantı 16Haziran'da gerçekleşiyor. 22Haziran'da ise (Yani 15 günlük sürenin sonunda), Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'den onay çıkıyor. Bu onayda, mahkemekararıveyailgilikurumvekuruluşlardanaleyhtegörüşgelmesihalindesevkıyatınyenidendurdurulması uygun görülüyor. 23Haziran'da eksik olan tek görüş de Dış Ticaret Gümrük Müsteşarlığı'na ulaşıyor. Hiçbir kurum ve kuruluş "Sevkıyatdurdurulmalı" demiyor. 30Haziran'da son bir toplantı yapılıyor ve bu görüşlerin ışığı altında, 1Temmuz'da izin veriliyor. Öte yandan, müfettişlerin soruşturma raporunun ve akaryakıt kaçakçılığı iddiasının gözardı edilmesi mümkün değil. Ama herkes, yeni bir düzenleme yapılıp hukuki zemin hazırlanmadan sevkıyatın yasaklanmasının, idareyi tazminat cezasıyla karşı karşıya bırakacağını düşünüyor. Bu yüzden, akaryakıt sevkıyatına izin veriliyor ama, bir yandan da, 3Ekim'de Bakanlar Kurulu kararnamesi çıkarılıyor. Bu kararname, -haklarındasoruşturmaaçılanfirmalarasavcılıktanaksinebirbelgegetirmediğitakdirdesevkıyatizniverilmez,mahkûmiyethalindedesevkıyattamamendurdurulur-şeklinde. Bakanlar Kurulu kararnamesi, Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlığı'na intikal eder etmez, 19 veya 20 Ekim'de, gazete haberlerinde akaryakıt kaçakçısı olarak adı geçen firmaların Irak'a LPG sevkıyatı yasaklanıyor.
***
Kemal Anadol'un iddiaları o kadar mesnetsiz ki! Sondan başlayalım: 1) Zaten şu anda kaçakçılık yaptığı söylenen ve haklarında müfettiş raporu bulunan firmalar artık Irak'a LPG sevkıyatı yapmıyorlar. 2)"GenelkurmayveMİT'ingörüşübeklenmedenizinverildi" iddiası da yanlış. Bütün görüşler geldikten sonra, 30 Haziran'da son bir toplantı yapılıyor ve bu görüşlerin ışığı altında, 1 Temmuz'da izin veriliyor. 3) Anadol'un ilham kaynağı, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan tutanak. Bu tutanak, 16 Haziran'daki ilk toplantıya ait. O toplantıda, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınmadan karara gidilmemesi belirtiliyor ama, sonra süreç işliyor; yukarıda da ifade ettiğimiz gibi 23 Haziran'da bütün görüşler tamamlanıyor; 30 Haziran'da son bir toplantı daha yapılıyor ve izin 1 Temmuz'da veriliyor. Bilahare Bakanlar Kurulu kararnamesine dayanılarak, zaten bu izinler iptâl ediliyor. Kemal Anadol, Cumhuriyet'in kokuşmuş haberini yeniden gündeme getirirken, nedense Bakanlar Kurulu'nun 3 Ekim tarihli kararnamesini ve adı geçen firmalarca yapılan LPG sevkıyatının yasaklandığını belirtmeyi unutuyor. Hiç araştırmaya gerek duymadan, aynen Cumhuriyet'ten kopya çekiyor. CHP'nin ciddi temele dayanmayan iddialar ortaya atması, maalesef gerçek yolsuzlukların takibini de zorlaştırıyor.