Yaşasın cumhuriyet! Yaşasın demokrasi!
Ramazan Bayramı'yla Cumhuriyet Bayramı birbirini takip ediyor; adeta kucaklaşıyor. Ben, bu tesadüften şöyle bir mesaj aldım: Laikcumhuriyetbayraktarlığıyapıp,dinivedindarıtehlikegibigöstermeknekadaryanlışsa,laikcumhuriyetiveAtatürkdevrimlerinihedeftahtasınaoturtmakdaokadaryanlıştır.ÇünküTürkiye'ninoluşmasındaherunsurbelliölçüderoloynamıştır. Keşke herkes payına düşen dersi çıkartabilse. Atatürk, padişahlık rejimini yıkıp, cumhuriyeti ilân ettiği zaman, demokrasiyi gerçekleştirmeyi hedef almıştı. Nitekim, Terakkiperver ve Serbest Fırka denemeleriyle bu amaca ulaşmaya gayret etti. Atatürk sonrası, Milli Şef döneminde, maalesef onun çizdiği çizgide yürümek mümkün olmadı; istibdat yönetiminin sürmesi için binbir gerekçe bulundu. "Laikliğineldengitmesi" ve "ülkeninbölünüpparçalanması" endişesi, o zamanlarda da hürriyetlerin üzerine şal örtülmesini kolaylaştırıyordu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması da demokrasinin yolunu kesen gelişmelerin en önemlilerinden biriydi. İkinci Dünya Harbi sona erdikten sonra, cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması mümkün oldu. Türkiye'nin demokratik rejime kavuşmasında hem faşist rejimlerin yıkılmasının rolü vardır, hem de tek parti iktidarına karşı giderek yaygınlaşan gayrimemnuniyetin Demokrat Parti çatısı altında toparlanıp siyasal güç elde etmesi, belirleyici bir unsur olmuştur. Bir başka ifadeyle, Türkiye'ye demokrasi, İsmet Paşa'nın bir lütfu olarak gelmemiştir. Aksine, cumhuriyet döneminde, çok derin izler bırakan ve darbeler silsilesini başlatan 27 Mayıs'ta CHP'nin ve İsmet Paşa'nın parmak izleri mevcuttur. Orhan Erkanlı, "Sizibenbilekurtaramam" diyen İsmet Paşa'nın, "Paşabizidesteklemesebilebizekarşıolmaz" düşüncesini kendilerinde uyandırdığını daha sonra anılarında yazmıştır. Yazımızın ilk satırlarına dönmek gerekirse, artık demokrasiyi de, laikliği de, cumhuriyeti de içselleştirmenin ve bir özgürlük şemsiyesini baskılara karşı elde tutmanın zamanı gelmiştir. Marjinal grupları ve eksantrik kişilikleri bir kenara bırakırsak, cumhuriyetin tehdit altında olmadığını, demokrasilerde ise halk iradesine uygun hareket etmek gerektiğini idrak edebiliriz.