Avrupa Yakası'nın sevilen karakteri Cem, tıpkı dizideki gibi sakin bir hayat sürüyor. Cem'in yani Levent Üzümcü'nün en büyük tutkusu ise 2 yaşındaki oğlu Ada....
Avrupa Yakası'nın tutkulu aşığı Cem'in hayatında 2 yaşındaki oğlu ve eşinin yeri bir başka. Bu dizi ile dikkatleri üzerinde toplamasına rağmen Cem, yani Levent Üzümcü onlarca oyunda rol alan başarılı sanatçı. Aslen İzmirli olan Üzümcü, İstanbul'a çabuk ayak uydursa da, gönlü hep memleketinde kalmış. Avrupa Yakası'nın yakışıklı Cem'i ile özel hayatını, tiyatroyu ve projelerini konuştuk...
AŞKI BİREYLER ÖLDÜRÜR * Ailenizle birlikte çok sade bir hayat yaşıyorsunuz. Kaç yıl oldu evleneli? 8 yıllık evliyiz. Kimseye yük olmamak için her şeyi kendimiz yaptık. Kendi ayaklarımız üzerinde bir hayat kurduk.
* Evliliğin aşka zarar verdiği söylenir... Siz eğer ilişkiye zarar vermek istiyorsanız onun için evlenmenize gerek yok. Evlilik aşkı öldürmez, aşkı öldüren bireylerin seçimleridir.
* Aile ve sanat; ikisi bir arada zor mu? Eğer zaman planlaması ve öncelikler konusunda beceri sahibiyseniz zor değil.
* 2 yaşındaki oğlunuz Ada ile ilişkileriniz nasıl? Ona vakit ayırabiliyor musunuz? Ada, hayatımın en önemli parçası. Her baba gibi ben de oğluma hayranım. Daha çok, lafta olmayan bir arkadaşlık gibi ilişkimiz. Tabii ben şimdi daha çok baskın olan tarafım ama o büyüdükçe bu dengelenecek. İşten arta kalan tüm zamanımı eşim ve Ada ile geçiriyorum.
* Avrupa Yakası belki de sizin için bir dönüm noktası oldu. Ata Demirer ile Gülse Bilsel ile aynı seti paylaştınız. Bu nasıl bir duygu? Zor mu? Zor demeyelim de, çok eğlenceli... Biri müthiş bir komedyen, öbürü zeki bir kadın. Keyfini çıkarmayı bilince birlikte çalışmak herkes için çok eğlenceli oluyor. Avrupa Yakası da geniş bir izleyici kitlesine sahip bir dizi...
GECE HAYATIM YOKTUR * 'Sahne tozu'nu ilk olarak ne zaman yuttunuz? Lise tiyatrosunda. Şimdi Adana Devlet Tiyatrosu oyuncusu olan hayatımın yönünü değiştiren kişi Savaş Özdemir oldu. Kendisi bu arada en uzun süre sınıf arkadaşım olmuş tek kişidir. Lise ve ardından konservatuvarda sınıf arkadaşıydık. Herkese nasip olmaz liseden sıra arkadaşıyla konservatuvarda sınıf arkadaşı olmak.
* Tiyatroda "ustam" dediğiniz isimler vardır mutlaka... İsim vermek yerine şöyle söyleyeyim; Keşke Türkiye'de oyunculuk yapan herkes, karşılıklı oynadığım oyuncularla oynayabilme şansına sahip olsa...
* Yabancı oyunculardan başarılı bul- duğunuz isimler var mı? Jack Nicholson, Vanessa Redregrave.
* Kendinizi diğer tiyatroculardan farklı buluyor musunuz? İnsan insana benzemez ki, herkes birbirinden farklıdır. Bu soruya cevap verirsem genellemeleri onaylamış olurum ki; bu da inandıklarıma ters düşer. Tiyatro oyuncuları şöyledir demekle, "Çorum'dan adam çıkmaz" demenin ne farkı var! * Gece hayatında sizi göremiyoruz... Fırsatım varsa evde ailemle birlikte vakit geçiriyorum. Eğer fırsatım yoksa dışarıda provada, çekimde ya da oyunda. Ailem öncelikli gelir her zaman. Bar, eğlence mekanı kültürüm çok zayıftır. Ama bunun nedeni evli olmam değil, gece hayatına ve sokağa ilgimin az olması.
* Tiyatrocu olarak özel hayatınızı ne derece 'özel' yaşıyorsunuz? Bütün yaşantınızın ortada olması sizi rahatsız ediyor mu? Evli ve mutlu bir aile yaşantısı olan biriyim. Bununla kim ilgilenir ki Türkiye'de? Kumpas yok, gizli kamera yok, aldatma yok, salak sepet beyanatlar yok. Sandığınız kadar göz önünde değilim.
* Kendinizi fazla medyatik bulmuyorsunuz galiba? Evet, ben öyle kendisine çok teklif gelen biri değilimdir, medyatik değilimdir yani. Bundan da gocunmuyorum. Ama "Bakın ben sizin gibi değilim işte" de demiyorum medyatik insanlara, bu bir seçim.
İHANETTEN NEFRET EDERİM * Oyuncu olmak 'tutku' mu sizin için? Hayır değil. Açık söylüyorum. Tutku sağlıklı olabilir mi? Radikalizm yararlı olabilir mi? Esnemezsen kırılırsın. Olguları mitleştirmek kişiye hayırlı gelmez.
* Maço yanlarınız, kıskanç taraflarınız var mı? Eşinizi kıskanır mısınız? Maçoluk, kıskançlık gibi az gelişmiş kişiliklerin her türlü zaafı beni rahatsız eder. Yanlış bulduğun şeyi hayatında çaktırmadan uygulamaktan, yani kendine ihanetten nefret ederim...
* Güçlü görünmek zorunda mı erkekler? Siz mesela hiç ağladınız mı? Tabii ki ağladım, ağlarım da... Güçlü görünmek, kasılmak gibi birşey. Güçlüysen güçlüsündür, ağlayınca ne kaybedersin ki gücünden?