Ağar... Kodu ve oturttu...
Mehmet Ağar, son çıkışlarıyla Türk siyasetine damgasını vurdu. "Kodumuoturtanpaşacephedelâzım" cümlesi, herhalde asker-sivil ilişkileri tartışılırken, uzun yıllar güncelliğini koruyacaktır. Orgeneral Yaşar Büyükanıt, baltayı taşa vurdu. Tayyip Erdoğan'ı hedef alan "irtica" uyarıları, Başbakan'ın Milli Görüş geçmişi yüzünden, kamuoyunda kısmen bir karşılık bulu yordu. Ama, sen tut, terörle mücadele için hayatını riske atan, üstelik kanunları zorlamayı göze alarak ülkeyi bölme çabalarına kafa tutan birini "bölücülükle" suçla! Ne yapmış Mehmet Ağar? "Af" sözünü telâfi etmiş. Hatta, etmemiş bile... Sadece, "Gençlerdağaçıkmasın,dağaçıkacaklarınadüzovadasiyasetyapsınlar" demiş. Kaldı ki, icap ederse, eğer bundan sonra terör belâsı hortlamayacaksa ve yeni şehitler verilmeyecekse, sıfır noktasından başlayabilmek için, belirli bir plan dahilinde, eyleme karışmış olanlara birtakım imkânlar sunulabilir. "Ağar'ınsözleriaskerinmoralinibozuyor" gerekçesiyle, bir komutan çıkıp siyasetçinin "ağzınınpayını" verebilir mi? Üslûp öyle bir üslûptu. "Ozat" diye hitap ederek ve adeta muhatabını küçümseyerek, tepeden bir nazar atfetmek. Ağar'ın "şehitanalarına" değil, "cumartesianalarına" kulak verdiğini söylemek. Af tartışması başlatmak. Doğrusu Mehmet Ağar, öyle kaçacak delik filan aramadı; pısıp köşesine çekilmedi. Bayramın ilk günü 2 önemli gazetenin manşetindeydi sözleri. "Kodumuoturtanpaşaya" tavır koymuştu. Böylece Büyükanıt da büyük lokma yiyip, büyük lâf sarf etmemenin gereğini anladı. Tayyip Erdoğan daha "küçüklokmaydı" belki de. Erbakan'ın rahle-i tedrisinde yetişmiş olması, kamuoyu nezdinde onu kolayca etkilenebilir kılıyordu. Ama Mehmet Ağar'ı "bölücülükle" suçlamak... Kimse bunu yutmadı. Ve kem söz sahibine ait kaldı.