Kurtlar Vadisi'ndeki Çakır rolünden sonra Oktay Kaynarca, 'İlk Aşkım' dizisinde aile babası olarak ortaya çıktı. Kaynarca baba rolünün, mafyayı oynamaktan daha zor olduğunu söyledi.
Oktay Kaynarca her gün atv'de yayınlanan 'İlk Aşkım'da aile babası Murat olarak izleyicinin karşısına çıkıyor. Bu arada 'Anlat Bakalım' adlı yarışma programını da sunan usta oyuncu, kendi yazdığı bir sinema filmi için de kolları sıvadı. Filmde güvercin düşkünü şizofren bir adamı canlandıracak olan Kaynarca ile Özgü Namal'la olan ilişkisinden gelecek planlarına kadar her konuyu konuştuk... * 'İlk Aşkım' öğlen kuşağında yeniden izleyici ile buluşmaya başladı. Diziyi daha önce seyredemeyenler için rolünüzü kısaca anlatır mısınız? Hayata tutunma mücadelesinde olan iki insanın, hayatın içinden çıkan acı ve tatlı olaylarla yaşadıkları anlatılıyor. Öyle ki Murat'ın üç çocuğu var. Karısı vefat etmiş. Lale ise zengin bir kocadan ayrılıp, tekrar eski mahallesine taşınmış. Lale ve Murat birbirlerinin ilk flörtleri. Yıllar sonra birbirlerini bulup, tekrar aşık oluyorlar ve evlilik kararı alıyorlar. İkisinin de çocukları var. Aynı evin içinde beş çocukla bütün olumsuz hayat şartlarına rağmen, birbirlerine tutunuyorlar. Yani hayatı kendileri için güzel bir hale getirmeye çalışıyorlar.
İZLEYİCİ TERS KÖŞE OLDU * Kurtlar Vadisi'nde çizdiğiniz karakterle bunun arasındaki fark izleyici için şaşırtıcı oldu değil mi? İzleyici biraz ters köşe oldu. Çünkü iki karakter arasında taban tabana bir zıtlık var. Ben özellikle böyle bir şey olmasını seçtim. Oyuncunun portföyü çok geniş olmalı. O yüzden bu projede olmam biraz da bu renkleri göstermekten yana olduğum anlamına geliyor. Anımızın akıyla bu işten çıkmak en büyük arzumuzdu. İnşallah seyirci diğer dizilerde olduğu kadar bunu da sahiplenir ve tekrarlarını da beğenerek, keyifle izler.
* Eğer yapımcının yerinde siz olsaydınız Çakır karakteriyle özdeşleşmiş bir Oktay Kaynarca'yı böyle bir proje için seçer miydiniz? Uygun bulur muydunuz? Bence riskli. Farklı rolleri oynamak benim için avantaj ama yapımcı için dezavantaj olabilir. Bizim yapımcımız cesurdu. Doğrusu ben bu riski alabilir miydim, bilmiyorum. Üstüne böyle bir kimlik yapışmış, dünyada tek örneği görülmüş, bu kadar fazla reaksiyon almış bir kahramanı canlandıran bir oyuncuya çok zıttına bir rolde oynatmak cesaret işi.
* İzleyici bu cesaretinizi sevdi ama... Evek. Oldukça sıcak, samimi buldular. Televizyon seyircisini öyle büyük trajedilere, öyle inanılmaz olaylara alıştırdılar ki, sıradan insanların hayatları çok güzel anlatılıyor olsa da eskisi kadar çok ilgi çekici gelmiyor. Belki onun sorumlusu biraz bizler de olabiliriz. O kadar küçük hikayeleri çok sıcak ya da sahici anlatamadık. Küçük hikayelerle bezenmiş hepimizin peşine düştüğü çok güzel filmler de var. Biraz seyirciyi o yönde alıştırmamız gerekiyor. Yavaş yavaş başladık galiba.
DUYGUSAL * Dizide Süper Baba, İkinci Bahar gibi hikayelerin tadı var. Eskiye dönüşün sin- yali mi ? Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Eğer öyle bir hikaye olursa çok güzel olur. Çünkü bizim seyircimiz çok duygusal. Gerçekten sahiplendiği bir hikayenin peşine düşüyor. Hayatını çok farklı etkiliyor. Evde de izlediği dizinin psikolojisi ile hareket ediyor. Çocuklarına, eşine, anne, babasına hatta bütün çevresine o gözle bakmaya başlıyor. Çünkü bizler evin içerisinde olumlu ya da olumsuzluk yaratan bir aile ferdi gibi oluyoruz neredeyse. İyi de örnek olabiliyor, kötü de örnek olabiliyor.
* Dizideki partneriniz Pınar Altuğ. Altuğ'un adı son zamanlarda gündemden düşmüyor. Bu sizin iş ya da özel arkadaşlığınızı etkiliyor mu? Hayır. Pınar zaten benim çok eski arkadaşım. Ama ilk defa birlikte oynuyoruz. Çok iyi bir oyuncu. Beni o kadar iyi tanıyor ki, benim 'bu rolde nasıl olacağım' gibi birçok tereddütüm varken, herkesten önce benim Murat olacağıma o inanmıştı. Dizinin çekilen kısımlarını seyrettiğimizde 'Ben söylemedim mi size!' diye böbürlene böbürlene geziyor ortalıkta. Zaten Pınar ile aramızdaki elektrik çok doğru. Çok sıcak, çok pozitif bir insan. Eğer uzun bir yolculuk olacaksa, Pınar kesinlikle iyi bir yol arkadaşı olabilir.
OKUL AŞKI BAŞKADIR * Mafya babasını mı canlandırmak kolay yoksa aile babasını mı? Aile babasını canlandırmak daha zor gibi. İşin doğrusu ben oyuncuyum. O elbiseyi giymek önemli. Elbiseyi giydikten sonra içinde kendini nasıl hissettiğinle doğru orantılı bir şey. Üstüne uygun bir elbise bulduysan, onu iyi taşıyabilmelisin. Oyuncusun, işin bu. Senin işin her şey olabilmek.
* Siz ilk aşkınızı hatırlıyor musunuz? İlkokulda sıra arkadaşlarımızdan bir tanesiydi. Çocukça duygulardı ve o okula koşa koşa gidiyordum.
* Dizide sever- ken ayrılma ve daha sonra yıllar sonra bir araya gelme durumu var. Peki siz hiç severken ayrıldınız mı? İlişkilerimizde küskünlük, dargınlık ya da barışma olmuştur tabii ki. Bu benim hayatım için de geçerli. Yine de bu konuda konuşmak istemiyorum.
* Severken ayrılmak zor olsa gerek... Severken ayrılma kararı verdiysen eğer bir takım şeyleri de bitirme kararı vermişsindir artık. Ama ayrıldıktan sonra pişman olmak da var işin içinde. Genelde de zaten böyle olur, kaybettikten sonra değerini anlarsın. Onun üstesinden gelirsin ya da gelemezsin o sana bağlı.
* Ayrıldıktan sonra sevebilir misiniz? Olabilir, sevmeye devam edebilirim.
* İyi bir sevgili misiniz? Onu ben ne bileyim? Sevgilime soracaksınız. O ne de olsa cevaplamayacak. Bu soru da böylece gümbürtüye gidecek.
* Romantik misiniz? Zaman zaman... bunun ne kadar olduğunu sorma. Çünkü romantizm insana ve ortama göre çok değişir. Hayatta jestsiz hiçbir şey olmaz.
* Özgü Namal ile evlilik ya da çocuk yapma ile ilgili herhangi bir planınız var mı? Ufukta ne görünüyor? Yakın zamanda evliliği düşünmüyoruz. Çocuk herkesin hayatında olması gereken bir olgu. Çünkü her şey gidiyor. Hayatta her şeyinizi kaybedebilirsiniz. Çocuk hayatta tek gerçek olan şey. Çok sabit, net ve gerçek. O yüzden fazla değil en fazla iki tane çocuk sahibi olmayı istiyorum. Çocukları çok seviyorum. Galiba hayatımız, yaptığımız iş ve şu anki konumumuz buna çok fazla müsait değil.
SİNEMA OLACAK * Tiyatro ile ilgili planlarınız var mı? Vallahi çok istiyorum. Ama mutlaka başka bir şeyler oluyor ve erteleniyor. Hayat bu kadar yoğun ve karmaşıkken tiyatroya zaman bulamıyorum.
* Sinema filmi yapmayı istiyor musunuz? Böyle planlarınız var mı? Eğer becerebilirsek, sinema da olacak. Benim üzerinde çalıştığım ve yapımcılar tarafından ilgi çeken bir hikaye var. Eğer iyi organize olabilirsek bu sene çekebiliriz. Çok uzun bir hikaye. Ama karakter şizofren ama güvercin besleyen bir adam. Güvercinlerine aşık ve onlarla konuşuyor. Çok büyük bir süprizle birlikte hayatı allak bullak oluyor. Bu kadarını söyleyebilirim.