Şeytan taklit marka giyer
Önce kitabını okuduk. Bugünlerde ise filmini izliyoruz. Hangi filmden bahsettiğimi anladınız. Tabi ki "Şeytanmarkagiyer!" filminden. Eğlenceli bir film. Aynı zamanda ise insanı düşünmeye itiyor. "Hayatımızdakiherşeymarkaolmakzorundamı?" sorusu, filmi izlerken aklıma gelip takıldı. Kendimden utandım. Çünkü her şeyimiz artık marka olmuş. "Hadicanımsende" cilik yapmayın bana şimdi. Bir dönün kendinize bakın. Semt pazarında satılan taklitmarkaLouisVuitton cüzdan mı istersin, Gucci çanta mı, Prada ayakkabı mı yoksa Lacoste tişört mü? Taklit bile olsa her şeyimiz marka değil mi artık? Sokakta yürüyen kadına çaktırmadan bakıyoruz. "Kolundaki çanta gerçek LouisVuitton mu yoksa taklidi mi?" diye. Gerçeğini, sahtesi ile ayırmaya çalışıyoruz. Çünkü gerçek bir LouisVuitton çantanın askısının rengi, sonradan koyu renge dönermiş. Ya da derisi parlaklığını korurmuş. Ne yazık ki marka, şeytan gibi içimize girmiş. Şeytan "taklitmarkagiyse" bile...