Şiir mi dediniz?
Çetin bir hafta geçirdik hepimiz. Fransa'nın hokkabazlığı hepimizin sinirlerini bozdu. Ülkemize gelen Nobel Ödülü bile yüreğimizi serinletemedi. Türkiye'de kaç tane Kerinçsiz olduğu meydana çıktı. Sayıları milyonlara bulan Kerinçsiz'leri kutlamaktan başka şey gelmedi elimizden. Biz söyleyeceklerimizi söyledik. Ama artık yavaş yavaş normale dönmekte yarar var. Demokrasi, ifade özgürlüğü ve özgürlük traşı bile olsa, fazla traş cildi bozar.
***
Bu sütunda şiire pek yer vermeyiz. Çünkü okunmaz. Şiir yazmayan Türk yoktur. Şiir merakı orta mektepte başlar, lisede iyice depreşir. Çünkü o yıllar her genç erkek, her genç kız için hızla büyüme yıllarıdır. Romantizm gelip kapıyı çaldığında, hele de yüreğinde pırpırlanma başlamışsa, bir defter edinip köşe bucakta şiir yazmaktan başka şey düşünemezsin. Sonra ne mi olur?
***
Dalarsın hayatın göbeğine, adamda ne şiir yazacak takat kalır ne de okuyacak. O yüzden 20'sine kadar mutlaka şiir yazan Türkler, ondan sonra dönüp şiirin yüzüne bile bakmazlar. Halbuki nasıl okunmaz? İşte size tiyatrocu AliErdoğan'ın GökyüzündeYanlışGezenYıldızlar isimli kitabından 2 küçük şiir. Bakma Görüşbildirme herhangibirkonuda Kızarlar Sahicibirçocuk Kanabulandığında Çevirkafanı Bakma
***
Gece Yastığakonunca başlar Gizlidencelseler başlar Geceleradamıfena yargılar Odakikadaartık Günahmısayarsın Koyunmusayarsın Yıldızmısayarsın İşinorasıdaseni ırgalar.