Yıllar önce masum genç kız rollerinin aranılan ismi olan Itır Esen, yeni nesil gençleri eleştirdi Bu yaşta çoğu gençten daha masum olduğunu söyleyen Esen, "Hala yüzüm kızarıyor" dedi.
İri yeşil gözlerindeki masumiyet, sarı saçları ve sıcak tebessümü ile kısa sürede şöhrete kavuşan Itır Esen, bir anda her şeyden vazgeçerek evinin kadını oldu. 25 yıl sonra 'Yeditepe İstanbul' ile setlere dönen sanatçı şimdi de 'Ahh İstanbul' dizisinde oynuyor. Oyunculuktan ayrı olduğu dönemde anneliğin keyfini süren, hoşgörülü ve sevgi dolu sanatçı Yeni Aktüel dergisine konuştu....
* Sinemayı bırakmak zor olmadı mı? Sinemanın çok dışında kalmadım. Eski eşim Yavuz Turgul yönetmen olduğu için sinema dünyasından arkadaşlıklarımız hep devam etti. Eğer başka camiadan biriyle evlenseydim; sinemadan ayrı kalmak çok zor olurdu herhalde.
ÜN VE ŞÖHRET GEÇİCİ * Ortadan kaybolduğunuz yıllarda zamanınızı nasıl geçirdiniz? İki çocuğum oldu, onları büyüttüm. Çocuklarımı kendim yetiştirdiğim için çok memnunum. Bu sayede onlarla sıcak bir ilişki kurabildim. Şimdi onlarla arkadaş gibiyim; üç kişilik bir ekibiz. * Herkesin ünlü olmak için her işi yaptığı, yarışmadan yarışmaya koştuğu bir devirde yaşıyoruz. Sizin en şöhretli zamanlarınızda sinemayı bırakıp, evinizin kadını olmanız garip geliyor... Ben hayatı tırmalamayı seven bir insan olmadım hiç. Her şeyi önüme geldiği gibi kabul ediyorum. Ün ve şöhretin de geçici olduğuna inanıyorum. Hiç araba kullanmadım mesela, ehliyetim yok. İnsanlar bana inanamıyor, 'bir insan hiç mi araba kullanmayı öğrenmek istemez' diye. Ama ben böyle biriyim.
* Tıpkı canlandırdığınız karakterler gibisiniz yani? Hiçbir şeyin çok altını çizmeyi sevmem. Aceleci değilim ve hayata razıyım.
* Sinemayı bırakma kararını vermeniz zor oldu mu? Tereddüt yaşadınız mı? Kararımı sinemanın zaten çok kötü olduğu bir dönemde vermiştim. O nedenle pek zor olmadı. Şarkıcı, türkücü filmlerinin ve seks furyasının başladığı bir dönemdi. Sonra da video filmler doldurdu herkesin evini, sinemaya giden de kalmadı. İyi ki de bırakmışım. Böylece farkında olmadan kendimi koruyabilmişim.
* Manken olmaya nasıl karar verdiniz? O dönem böyle şeylere aileler pek sıcak bakmazmış... Babam çok destekledi. Zaten hem sinema oyuncusu hem de dublaj sanatçısıydı. Çok iyi kalpliydi. Modern bir insandı. 'Kırık Plak', oynadığı en ünlü filmlerden biriydi. Ayhan Işık, İzzet Günay ve Ediz Hun gibi ünlü jönleri seslendirdi. Adı Hayri Esen.
GİZLİ SAKLI * Babanızla birlikte yer aldığınız bir proje olmuş muydu? 'Aşk-ı Memnu'da babam Salih Güney'i seslendiriyordu. Nihal'e yani bana evlenme teklif ediyordu. İlginç bir sahneydi.
* Kaç yaşında evlendiniz? 22 yaşındaydım. Medyada kimse bilmedi evlendiğimizi. Altı yıl önce boşandığımızda da kimsenin haberi olmadı.
* Çocuklarınız nelerle uğraşıyor? Kızım Nisan Gül; dizi filmlerde rejide çalışıyor. Ahmet de yönetmen; 5-6 kısa film çekti.
* Kızınız sizin gibi mesleğini bırakıp evlense üzülmez misiniz? Benim öyle bir kariyer takıntım yok. Hayatta mutlu olmak çok zor. İnsanlar acayip bir tüketim içindeler, herkes mutsuz. O yüzden bir insan nasıl mutlu olacaksa öyle yaşamalı diye düşünüyorum.
* Çocuklarınıza nasıl bir annesiniz? Çocuklarıma yaptıkları yaramazlıklar için kızmadım. Onların kendilerini bulmalarına izin verdim. Zaten çocuklar büyük oranda genetik özelliklerine göre davranıyor. Ben genetiğe çok inanırım. O nedenle de insanları olduğu gibi kabul ederim. 'ÖLEBİLİRDİM' * Onları da korudunuz mu? Evet, benim korumacı bir tavrım var. Sabır çok önemli. Bir de masumiyet. Ben bu yaşımda birçok genç kızdan daha masumum. Bir şey dendi mi hemen yüzüm kızarır. Kimseye kabalık yapamam. Bir de her şeyin bir zamanı vardır. 25 yıl sonra vakti geldi sinemaya döndüm. Olayları yönetmeye çalışmamak lazım. Mesela hasta olsanız, hiçbir şeyi yönetemeyeceğinizi anlarsınız. Ben ağır bir hastalık geçirdim, hayatım değişti diyebilirim.
* Ne hastası oldunuz? Miyom ameliyatı oldum. Sonrasında komplikasyonlar yaşadım. Üç ay içinde iki kere daha ameliyat olmak zorunda kaldım. Çok kilo aldım, hayatımın hiçbir döneminde böyle kilolu değildim.
* Hastalık sizi nasıl değiştirdi? Çok acılar, çok ağrılar çektim. Üç ay önce ölmüş olabilirdim. Tüm doktorlara inancımı yitirdim. En önemli şeyin sağlık olduğunu anladım. Ateşim sürekli çok düşük ve hala çıkmıyor. Hiçbir doktor nedenini bulamadı. Ameliyattan sonra görme problemi yaşamaya başladım. 'Ahh İstanbul', tam zamanında denk geldi. Bana çok büyük moral oluyor.
* 25 yıl sonra ekrana "Yeditepe İstanbul" dizisiyle dönmüştünüz... Çok heyecanlanmış mıydınız? Hem de nasıl! İlk sahnem Zuhal Olcay ile beraberdi. 'Acaba oyunculuk kabiliyetimi kaybettim mi?' diye çok endişelendim. Geçen sene de 'Yeniden Çalıkuşu'nda oynadım. 'Alanya Almanya'da, 'Aliye'de en sonra da 'Sınav' filminde rol aldım. Şimdi de 'Ahh İstanbul'u çekiyoruz.
* Bu arada gençler sizi çok seviyor. Web sitelerinde sizden söz ediliyor, hatta evlenmek isteyenler bile var... Evet biliyorum, bu çok güzel bir duygu. Kendimi koruduğum için bu kadar sevildiğimi düşünüyorum.
* Peki eski film setleri ile yeni setler arasında nasıl bir değişiklik var. Şimdi teknik olarak her şey gelişmiş. Eskiden set disiplini çok fazlaydı. Beklerken sıkılmazdık. Bir farklılık da, eski setlerde herkes kendi makyajını kendisi yapardı. Şimdiki gibi makyözler yoktu. Ben doğal makyajı tercih ederim, mesela hiç takma kirpik takmadım. Oysa o dönem köylü filmlerinde bile kadın oyuncular takma kirpik takıyordu.
* Güzelliğinizi nasıl koruyorsunuz? Her şeyden azar azar yerim ve yüzerim. Diyete inanmam, yapana da sinir olurum. Diyetlerin obeziteye daha çok yaklaştırdığını söyleyen doktorlar var.