Kufe'de bir adam, 3. Halife Hz. Osman için "Yahudi'ymiş" diye tutturmuştu. Herkes bunun asılsız olduğunu, imkansız olduğunu söylüyor ama adam bir türlü ikna olmuyordu. Bu konu İmam-ı Azam'a da duyuruldu. "Adamı bu saçma inancından kimse caydıramadı, bir de siz görüşseniz" denildi. "Hay hay" dedi İmam-ı Azam, bir akşam kızına dünürlüğe diye adamın evine gitti. Dereden tepeden konuştuktan sonra sözü esasa getirdi: - Biz Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle kızına dünür geldik. - Kime istiyorsunuz kızımı acaba, öğrenebilir miyim? - Kızını istediğimiz kimse son derece ahlaklı, oldukça dürüst, çok zengin ve alabildiğine cömert, Kur'an'ı ezbere biliyor ve sürekli okuyor (Bunların hepsi Hz. Osman'ın taşıdığı niteliklerdi). Adam sözünü kesti: - Yeter, bu saydıklarınızdan bir tanesi bile kızımı size vermek için yeterli gelecek meziyettir. - Ama bu damat adayının bir kusuru var, kendisi Yahudi. Adam parladı: - Nasıl olur da benim kızımı bir Yahudi'ye istersiniz? İmam-ı Azam için artık taşı gediğine koymanın zamanı gelmişti: "Sen bir kızını Yahudi'ye vermezsin de Hz. Peygamber 2 kızını birden bir Yahudi'ye nasıl verir?" deyince, adamın artık bir inat ve itiraza mecali kalmadı, bilinen gerçeği kabul etti. (Hz. Osman Peygamberimiz'in damadıydı, önce bir kızıyla, o ölünce diğer bir kızıyla evlenmişti. Bunun için Hz. Osman'a "Zi'nnureyn'' (İki nur sahibi) denilmiştir.)