Hayatı birbirlerine zindan eden çiftler, boşanmak için yıllarca adliyelerde sürünmek yerine, aralarında anlaşma yapıp birkaç ayda yollarını ayırabilir.
Bir boşanma davasının en az 2-3 yıl sürdüğü düşünülürse hızlı boşanmanın en iyi yolu, anlaşmalı boşanmadan geçiyor. Taraflar evliliklerini sürdüremeyeceklerini düşündükleri taktirde kendi aralarında bir boşanma protokolü hazırlayıp mahkemenin yolunu tutuyor. Boşanma protokolü belgesine dayanarak taraflardan herhangi biri dava açıyor. Bu açılan davaya, 'anlaşmalı boşanma davası' deniyor. Normal, yani taraflardan birisinin boşanmak istememesi (çekişmeli) ya da boşanma protokolü imzalanmadan açılan davalara göre çok kısa sürede neticelenen anlaşmalı davalar, bazen ilk celsede sonuçlanabiliyor. En geç 3 ay süren anlaşmalı davalarda tarafların imzaladığı boşanma protokolünde ise her şeyin yazması gerekiyor. Peki bu anlaşma protokolünde neler yer almalı ve en çok nelere dikkat edilmeli?
ÖNEMLİ AYRINTILAR... Anlaşmalı boşanmak isteyen eşlerin; çocukların velayeti, taşınır ve taşınmaz malların mülkiyeti, nafaka ve tazminat gibi uzlaştıkları hususları, bir protokole geçirip imzalamaları gerekiyor. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken bazı ince ayrıntılar var. Örneğin; paylaşılacak malların, yani evdeki televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, halı, avize gibi ve diğer eşyaların boşanma protokolünün eki olacak şekilde bir liste halinde sunulmasında yarar görülüyor. Ayrıca boşanma protokolünde eşlerin hangi nedenlerden dolayı boşanma noktasına gelmiş olduklarına ilişkin bazı genel ifadelerin yazılması da avukatlar tarafından tavsiye ediliyor.
PROTOKOLE DİKKAT! Aile Mahkemesi hakimi, boşanma protokolü önüne geldiğinde ilk önce tarafların 'neden boşanmak istediklerine' bakıyor. Eğer protokolde bunun gerekçesi belirtilmemişse, hakim tarafları ilk celsede boşamayabiliyor. Anlaşmalı boşanmak için evliliğin üzerinden en az 1 yıl geçmesi gerekir. Bu sürenin sonunda eşlerden birinin açtığı davayı, diğerinin kabul etmesi durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşmiş olur. Hazırlanmış olan boşanma protokolü, mutlaka mahkemeye bu tarz davalarda sunulmalıdır. Sulh Hukuk, Asliye Hukuk, Ticaret ya da diğer mahkemelere nazaran boşanma davalarına bakan Aile Mahkemesi hakimlerine geniş yetkiler tanınmıştır. Bu yetkilerini kullanan Aile Mahkemesi hakimi, diğer bazı mahkemelerin hakimlerinden farklı olarak isterse önüne gelen boşanma protokolünü dikkate almayıp 'yok' sayabiliyor.
YA HAKİM BEĞENMEZSE! Hakime tanınan bu yetki, aslında Türk toplumunun temeli sayılan 'aile'nin parçalanmamasının bir sonucu olarak kendini gösteriyor. Dolayısıyla ailenin, sadece onu oluşturan bireylerin iradelerine bırakılamayacak kadar önemli olduğu gösterilmeye çalışılıyor. Öte yandan hakim, sahip olduğu bu geniş yetkilere dayanarak boşanmak isteyen tarafların muhtemel mağduriyetlerini önleyebiliyor. Örneğin; taraflar arasında imzalanan boşanma anlaşması, kadın ya da erkeğe çok ağır yükümlülükler getiriyor olabilir. Eğer boşanma protokolünde böyle bir durum varsa hakim, protokolü 'yok' sayabilir. Eşlerden birinin ileride göreceği muhtemel bir mağduriyetin de önüne geçmiş olur. Dolayısıyla hakim, önüne gelen boşanma protokolü metnini kısmen ya da tamamen değiştirebilir. Öte yandan anlaşmalı boşanma davaları, tek avukatla açılabilir. Kadın ya da kocanın ayrı ayrı avukat tutmasına gerek yoktur. Boşanmak için anlaşan eşler, aynı avukatı tutabilir ve o avukat, davanın sürdürülmesini sağlar. Ankara Ticaret Odası, Türkiye'nin sosyal yaralarına parmak basan 4 bölümlük bir rapor hazırladı.
ENFLASYON 'Ne Oluyor Bize?" adlı raporun sonunda boşanma, intihar ve silahlanma konuları yer aldı. Bugüne kadar böyle kapsamlı bir rapor hazırlanmamış olmalı ki; Türkiye'nin fakir yüzü bir kez daha gözler önüne serildi. Rapora göre, uzun yıllar Türk insanını etkileyen enflasyon canavarı ve buna bağlı ortaya çıkan krizlerin toplumumuzda nasıl etki bıraktığı anlatıldı. Fakirleşen, işini kaybeden, geliri düşen Türk insanının yaşama sıkı sıkıya bağlı kalmak yerine, elindekini de kaybettiği raporun satırları arasına girdi. Sonuçta, ailelerin dağıldığı bir toplumda boşanmaların hızla arttığı, ya da sorunlarından kaçamayan insanların her şeyi bırakıp intiharı seçtikleri ifade edildi. İncelemede boşanmaların en çok hangi yıllarda ve illerde yaşandığı da anlatıldı. Buna göre 1998 yılında Türkiye'de 115 bin 265 adet boşanma davası açıldı. Bu rakam 1999 yılında yüzde 6 artarak 123 bin 271'e yükseldi. Türkiye genelinde boşanmalar, 2000 yılında yüzde 7 daha arttı ve boşanma davalarının sayısı 131 bin 814'e çıktı.
KRİZ YILINDA GERİLEDİ Her geçen yıl boşanmaların arttığı ülkemizde gelecek yıllarda tablo daha da kararacak. 2001 yılında yüzde 14'lük bir artış oldu ve tam 150 bin 110 kişi boşanma davası açtı. Boşanma davalarındaki artış 2002'de de sürdü. Ama bu kez bir önceki yıl yaşanan ekonomik krizin etkisiyle biraz düşüş oldu. 2002 yılında boşanma davası açanların sayısı 153 bin 409. Ürperten gerçek 2003 yılında yine yüzünü gösterdi. Bu yıl boşanma davası açanların sayısında rekor bir artış gözlendi ve toplam 185 bin 500 kişi boşanmak için mahkeme kapılarına dayandı.
İSTANBUL BAŞI ÇEKİYOR Son 2 yıldır bu konuda geniş kapsamlı bir çalışma yapılmadı. Ancak, yıllara göre değerlendirildiğinde Türk toplumunun her geçen yıl boşanmayı tercih ettiği açıkça görülüyor. Bunun nedenini ise sosyologlar şimdilik tam olarak açıklayamıyor. Peki Türkiye'nin en çok boşanan ili hangisi dersiniz? Bunu tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek. Gettoların oluştuğu, sosyal ve kültürel ilişkilerin neredeyse sıfıra düştüğü Türkiye'nin en kalabalık nüfusuyla İstanbul, boşanmaların en çok yaşadığı il oldu. Her bölgeden göç alan İstanbul'da hayat şartlarının zorluğu ayrılıkların altında yatan ekonomik nedenlerin başında geliyor. İstanbul'u Ankara, İzmir, Eskişehir, Adana ve Muğla takip ediyor.