İslâmo-faşizm, İslâmo-demokrasi
TESEV'in düzenlediği, "Çeşitliliğedayanankapsayıcıdemokrasiyedoğru" isimli konferansın bir bölümüne katıldım. Bu şekilde, birçok Arap ülkesinin demokratik düzene geçmesinde karşı karşıya bulundukları zorlukları birinci ağızdan dinleme fırsatını buldum. Özellikle Amerika'nın, bu ülkelerin otoriter yönetimleriyle işbirliği yapması ve "İslâmcılariktidarolur" endişesiyle rejimin özgürleşmesinin engellenmesi, yoğun biçimde eleştirildi. Kahire Amerikan Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Mona Markam Ebeid, "İslâmo-faşizmyerine,İslâmodemokrasiyefırsattanınmasıgerektiğini" vurguladı. Mona, Müslüman Kardeşler'den ziyade, Mısır'daki Fetva müessesesinin ve El Eser Üniversitesi'nin sosyal hayata müdahale eden girişimlerini demokrasi açısından daha tehlikeli buluyordu. Çünkü bu müesseseler, siyasetin emrinde, iktidarın arzusu doğrultusunda hareket ediyor ve otoriter rejime dini bir meşruiyet kazandırıyordu. Fetvalar konusunda 1-2 örnek sordum. Meselâ çok tanınmış bir düşünür Kur'an'da birbiriyle çelişen bazı ayetler bulunduğunu yazdığı için, İslâm dinini inkâr ettiği ileri sürülmüş ve Müslüman eşinin ondan boşanması istenmiş. Aynı şekilde, "Kur'anÜzerindeKritik" isimli bir kitap, hemen yasak kapsamına alınmış; kitabın okunması, satılması engellenmiş. İslâmcı denilen kesimin Türkiye'de yaşadığı değişim sadece Avrupa ve Amerika için değil, Ortadoğu açısından da önemli. Konferansta söz alan katılımcılar, "demokratikdeğerlereözengöstererek,İslâm'areferansyapmanınbirsakıncadoğurmayacağını,İslâmcıpartilersiyasetalanınagirdiğitakdirde,radikalsöylemlerininyumuşayacağını" söylediler. Zaten, Avrupa'da da Hristiyan değerlere referans yapan siyasi partiler mevcuttu. Konferanstan edindiğin intibaı şöyle özetleyebilirim: Sistemdeki blokajı çözün; demokratik kurumları kurun; bunun Anayasal ve hukuki çerçevesini oluşturun ve Müslüman Kardeşler gibi "İslâmcıaktörleri" demokratik sürece dahil edin. Senelerce "İslâmcılar'ınasılbertarafedebiliriz?" diye uğraştılar. Halbuki, "Nasılentegreedebiliriz?" çabası sergilenmeli. Türkiye, bunu başardı. Darısı, Ortadoğu'daki diğer ülkelerin başına. Ama, İsrail'de bir barış sağlanmadan, bu amaca ulaşmak gene de çok zor görünüyor.