Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu: Türbede yatan bize yardımcı olamaz. Hurafelerden uzak durun.
***
Ramazan insanı olun
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu: Oruç aç kalma değildir. Bu ibadeti gözünüzle, dilinizle ve tavırlarınızla yaşayarak yerine getirin....
Tuba Atav'ın atv'de yayınlanan Doğruya Doğru programına katılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, gündemdeki konularla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. İşte Bardakoğlu'nun açıklamaları:
Orucu yaşayarak tutun Oruç sadece aç kalmak değildir. Dilin de oruç tutabilmesi yani kötü sözden uzak durmamız, gözün de oruç tutabilmesi yani kötüye bakmamamızdır. Oruç gücü yetene ve sağlığı elverişli olana farzdır. Kişi hasta ve yaşlı ise, kıtada görev yapan asker, ağır yük altında çalışan kişiler, mutlaka aç kalmaması gereken kişiler, görevini yapabilmesi için mutlaka gıda alması gereken kişiler, oruç tutmaz. Ya müsait oldukları dönemde kaza eder ya da yerine fidye verir. Mesela ameliyata girecek doktor oruç tuttuğu zaman kendi sağlığını ve hastasının sağlığını riske edecek. O zaman o doktor tutmayabilir. Buna karar verecek olan kişinin kendisidir.
Hurafelerden kaçın Oruç bir irade eğitimi, fakirin halinden anlama, cebimizdekini, kalbimizdekini ve gönlümüzdekini paylaşma, bütünleşme, sosyalleşmedir. Gönlüm ister ki bu tür ibadetler ibadete yakışır şekilde yapılsın ve hurafelerden arınsın. Biz orucu Allah için tutarız. Ve İslam'da Allah ile kul arasında hiç kimse olamaz. Bir kimsenin ibadeti kabul edip etmeme yetkisi de yoktur. Bu nedenle dinin arı-duru bilgisine sonradan eklenmiş hurafelerden ayrı durmamız lazım. Bunlar içinden de dinin doğru bilgisini arındırmamız gerekiyor. Mesela türbeleri orada yatanlardan meded umarak, o insandan bize aracı olmasını isteyerek ziyaret etmek bize yakışmaz. Mesela mezarlıkları hem bize ibret olsun, hem de geçmişle bir hatıra bağı kurmak için ziyaret ederiz. Yoksa mezarda ya da türbede yatan insanların bizi, Allah katında aklamaları veya yardımcı olmaları mümkün değildir. Bunlar maalesef her dinin pratiğinde görülen yanlışlardır. Bizim bunları düzeltmemiz gerekiyor ve din bilginlerinin bunlarla mücadele etmesi gerekiyor.
Aydınlar dini tanımalı Gönlüm ister ki, dinde entelektüel düşünce gelişsin. Aydınlarımız din konusunda taraf olmasınlar. Dini bir başkasının malı görüp sadece eleştiren ve yargılayan taraf olmaktan çıksınlar. Din akıl olan ve düşünen her insana lazım. Aydınlarımız belli insanların yanlışlarını ön plana çıkartıp, dine karşı kendilerini uzak tutuyorlar. Bu şekilde de bazı insanlar dini savunmak zorunda kalıyor. Bu da zamanla ayrışmalara ve kutuplaşmalara yol açıyor. Hali vakti yerinde, okur-yazar ve aydın dediğimiz insanların dinle ilgilenmesi, din hakkında bilgiler edinmesi ve aynı zamanda dini kendi değerleri olarak görmeleri gerekiyor.
İbadetin faydası var Oruç dahil, bütün ibadetlerin asıl yararı bizim Allah'ın emirlerine bağlı olduğumuzu göstermemizdir. Ama her ibadetin aynı zamanda maddi ve tıbbi faydaları da vardır. Ama biz tıbbi faydaları birincil fayda olarak göremeyiz ve gösteremeyiz. Abdestin tıbbi faydası olup olmadığı tartışmasını hurafe ekseninden çıkartmalıyız. Abdestin sağlık açından faydası vardır görüşüne hurafedir diyemeyiz. Buna tıp uzmanları karar verir biz de karara saygı duyarız. Din ile pozitif ilim birbiriyle çelişmez. Çünkü din bize pozitif ilmin yetmediği yeri tanıtıyor. Alo Fetva hattına günlük ibadetle ve hayatla ilgili sorular geliyor. Mesela Ramazan ayında en çok oruçla ilgili sorular geliyor. Orucu neler bozar, neler bozmaz diye.