Kim bu genel başkan?
Bugünlerde Ankara'da konuşulan çok ilginç bir konu var. Konuşulan konu siyaset dışı ama kahramanı siyasetçi; hem de bir siyasi partinin Genel Başkanı! Meclis'in olağanüstü toplandığı gün de, ateşli tartışmaların yapıldığı Genel Kurul oturumlarında da hep aynı soru soruldu: "Kim bu Genel Başkan?" Aslında, sorunun yanıtını pek çok kişi doğru tahmin etti ama hedefi sapanlar da oldu. İşin bir başka ilginç tarafı sadece siyasiler değil, Ankara'nın derin kulislerinde yer alan aktörlerden, hukukçusu, sivil toplum örgütü mensupları, üst düzey emniyetçileri, doktorlar ve akademisyenler bile bu konuyu konuşuyor desek abartmış olmayız inanın. Gelelim hikayemize: Şu anda bir partinin genel başkanlığını yapan bir siyasetçi, bundan 1.5 ay önce sıcak bir yaz akşamında, Kavaklıdere'deki bir restaurantın bahçesinde yenilen toplu bir yemektedir. Genel Başkanın yanı sıra seçkin misafirlerin olduğu, kalabalık bir grup, keyifle hem yemeklerini yerler, hem siyasi-ekonomik gelişmeleri konuşur, değerlendirirler. Yemek sonrasında artık herkes vedalaşırken, sözkonusu Genel Başkan, masada bulunan 40 yaşlarındaki işkadınını eve bırakmayı teklif eder. Bunda bir mahsur görmeyen genç kadın ile Köroğlu Caddesi üzerindeki evinin önüne kadar geldikten sonra parti lideri imalı sözlerle şöyle der: "Sizin evinize mi gidelim, benimkine mi?" Şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemeyen genç kadın, tepkili bir ses tonuyla; "Sizin ne düşündüğünüzü bilmiyorum ama ben evime yalnız gireceğimi biliyorum" diyerek kapıyı çarpar ve arabadan iner. Bu hikaye de burada biter.