Radyoculuğun hali CengizSemercioğlu, Engin Ardıç ve Mehmet Y. Yılmaz'ın internet gazeteciliğini eleştirmelerine bozulmuş. Amerikalı ünlü gazeteci All Neuhart'ın "Tuvaletebilgisayarıylagirenbirinigördünüzmü?" sözüne atıfta bulunarak "Artık insanlar tuvalete bile bilgisayarla giriyorlar" diyor. Bu tartışmalar Televizyon ve Radyo Müzesi'nin bu yıl Türkiye'de düzenlediği toplantılar sonrasında yapılıyor. Farkındaysanız isim TelevizyonveRadyoMüzesi ama ne toplantılar sırasında ne de sonrasında yapılan tartışmalarda radyoculukla ilgili konuşulmuyor. Birincisi bu durum, toplantıya ev sahipliği yapan Doğan Grubu'nun ayıbıdır. Bir kere Türkiye'deki diğer radyolardan önce kendi radyolarına ayıp ediyorlar. Bir vakit AydınDoğan ile radyolar üzerine sohbet etmiştim. O zaman Aydın Bey'in kendi radyolarının ne yaptığından çok fazla haberi olmadığını anlamıştım. Gazeteler ve büyük medya kuruluşları "Birtanederadyomuzolsun" diye radyo kurarlarsa olacağı bu. Ancak verilen o kadar emeğe yazık olmuyor mu? Bugün saatlerce mesai veren, iki saatlik radyo programı için günlerce uğraşan binlerce radyo emekçisi var. Üstelik radyo tüm diğer medya mecralarından daha çabuk ve kolay ulaşılabilir bir alan. Bütün dünya bunun farkında ve radyolara çok önem veriyorlar. Her türlü haberi ilk olarak radyodan verirsiniz ve arabada, evde, iş yerinde, tuvalette, otobüste, metroda herkes sizi dinler. Aynı haberin internette yayınlanması, televizyona çıkması veya gazete için hazırlanması saatler sürer. Bu kadar avantajlı bir alanken, radyonun hâlâ hak ettiği yerde olmaması ülkemiz adına üzücü. Radyocuların konuya hiç tepki vermeyip oldukları yerde oturması daha da fena. Bir zamanlar radyocular olarak bir meslek birliği kurmak için bir heves çalışmaya başlamıştık. Maksadımız radyocuların hakkını korumak, radyoculuğun hak ettiği yere gelebilmesi için doğru işler yapmaktı. Ancak konuştuğumuz anlı şanlı radyocuların hiçbiri girmek istemedi bu oluşuma. Bir zamanların ünlü radyocusu şimdi gerçeğin ta kendisi olan KadirÇöpdemir bile "Patronlarkızarbenikarıştırmayın" demişti. Böyle olduğu sürece Türkiye'de yapılan ve isminde radyo olan uluslararası toplantılarda bile radyoculuğun esamesi okunmamaya devam eder. Radyoculuğun da etkili bir medya kanalı olduğunu anlatmak için CengizSemercioğlu'na radyo programı falan mı yaptırsak acaba?