İsmail Ağa Cemaati hakkında, olay olur olmaz, ilk yazıyı Ahmet Hakan yazdı ve Mahmut Ustaosmanoğlu'nun müritlerinin derin bir taassubu yansıtan kıyafetlerine rağmen, kendi hallerinde, siyasete bulaşmayan, devlete saygılı insanlar olduğunu vurguladı. Bu izahatı verirken, şeyh-mürit ilişkisini eleştiren bir üslûp kullanmıştı. Bir baktık, muhafazakâr camianın iki ağır topu, Ahmet Taşgetiren ve Ali Bulaç, isim vermeden Hakan'a saldırıyor. Taşgetiren: "Böylezamanlardadöneklerarz-ıendamediyorYazvatandaşyazköşeverdilersana.Şimdienkolayşeygeldiğindünyayasövmek;çünkügüçlülerindünyasındagörüyorsunkendini...Oyavşaküslûpla,medyakarşısındagüçsüzkalacağınıhesapladığıninsanlarınüzerineçamurlayüklen..." Ali Bulaç: "İslâmcılar'ınmektebininarkakapısındanmezunolup,malûmmedyadadeşifretörlükyaparakgeçinenler..." Ve Hakan'ın tepkisi: "Tarikatınelindeşirketlerolacak... 'Şeyh Baba' rahmetliolunca,tarikatınelindekişirketler 'Rayban' gözlüklüenbüyükoğlançocuğunamiraskalacakvebuçocuk 'yeni şeyh' olarakkarşımızaçıkartılacak.Bizdebütünbunlarıgördüğümüzhalde 'Aman karşı tarafa koz vermeyelim' diyesuspusolacağız.Öylemi?"
***
Bence, Ahmet Hakan'a "ihanet" mantığı ile yaklaşmak çok yanlış. Ama, görülüyor ki, ister "muhafazakâr" kesim olsun, ister "laikçi", dogmatik düşünceden uzaklaşamıyoruz. Ahmet Hakan'ı iyi anlıyorum, çünkü ben de, 28 Şubat sürecinde demokrasi adına Refah, ardından da Fazilet'i desteklemeye başlayınca, Erbakan ve arkadaşlarına sahip çıkınca, seçkin çevrelerin "Kaçparaaldın?Sınıfınaihanetediyorsun" gibi hakaretlerine maruz kalmıştım. Ahmet Hakan'a çok kişi sataşıyor. Bunu, "Meyveliağacıtaşlarlar" diye değerlendireceğiz fakat, Ahmet Taşgetiren ve Ali Bulaç da birer "meyveliağaç". Bu "meyveliağaçlar"ın birbirini taşlaması yazık değil mi?