AMERİKA Açık'ta en çok konuşulan bayan raket hiç şüphe yok ki Jelena Jankovic oldu. Jankovic aslında sezona son derece kötü bir başlangıç yapmıştı. Avustralya Açık'tan Roma'ya kadar katıldığı 10 turnuvada yalnızca bir galibiyet alan 21 yaşındaki raket tenisi bırakmayı bile düşünmüştü. Bu zor dönemde en büyük desteği ailesinden gördü. Annesi Roma'ya onunla birlikte geldi ve İtalya'da her şey değişti. Jankovic şeytanın bacağını kırdı ve Roma'da çeyrek final oynadı. Ardından Strasbourg'da gelen yarıfinal moralleri düzeltti. İlerleyen günlerde genç raket istikrarı yakaladı. Sezonun ilk yarısında kendisini garajda bekleyen bir Ferrari'ye benzeten Sırp tenisçi artık benzini depolamış ve yola çıkmıştı. Wimbledon'da bir ilki gerçekleştirdi ve kariyerinde ilk kez bir Grand Slam'de dördüncü tur oynadı. Yaz dönemi sert zemin turnuvalarında da sezon başındaki tutukluğunu üzerinden atan Jankovic, Cincinnati'de çeyrek final, Los Angeles'ta da final oynayarak Amerika Açık'a hazır olduğunun sinyallerini verdi. Sezonun bu son Grand Slam'inde onu zor bir fikstür bekliyordu ama yılmadı. Sırasıyla dokuz, altı ve dört numaralı seribaşlarını yenerek yarıfinale geldi. Yarı finaldeki rakibi bu yılın ilk üç Grand Slam'inde final oynamış Justine Henin-Hardenne'di. İlk seti 6-4 kazanan Jankovic, ikinci sette 4-2 öndeyken maçın baş hakemiyle girdiği tartışma sonrasında konsantrasyonunu kaybetti ve son 10 oyunu kazanan Henin-Hardenne, Jankovic'in Amerika Açık'ta final oynama hayallerine son noktayı koydu. Ameika Açık'ta bir anlamda tecrübesizliğinin kurbanı olan Sırp tenisçi, buna rağmen önümüzdeki sezonun en dikkat edilmesi gereken isimlerinde biri olduğunu ispatladı.