18 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 90 metre derinliğindeki Saklıkent Kanyonu, kayaların içinden çıkan soğuk suyu ve eşsiz doğal güzelliğiyle yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekiyor. Akdeniz'in sıcağından bunaldıysanız, bir gün değişiklik yapıp adeta bir doğa harikası olan Saklıkent'e mutlaka gidin..
Fethiye-Antalya Karayolu'ndan biraz içeride, Akdağ'ın eteklerinde kayalar içerisinde yer alan Saklıkent, görmeniz gereken bir doğa harikası. Türkiye'nin en uzun ve en derin kanyonu olma özelliğine sahip olan Saklıkent, 18 kilometre uzunluğunda ve 90 metre yüksekliğinde. Yakın bir zamanda, 80'li yılların başında koyunlarını arayan bir çoban tarafından keşfedildi.
GİRİŞ ÜCRETİ 1 YTL Kanyona nehir üzerindeki sarp kayalara yapılmış ahşap bir köprüyle giriliyor. Giriş ücreti 1 YTL. İçeriye girildiğinde kayalardan adeta fışkırırcasına akan sular karşılıyor sizi. Nehrin üzerinde kanyon duvarına tutturulmuş tahta iskeleler var. İskeleden tek sıra ilerliyor ve 100 metre kadar sonra nehrin doğduğu yere ulaşıyorsunuz. Çoğu ziyaretçi buraya kadar gelip müthiş bir çağıltıyla dökülen suları, nehir üzerine kurulmuş restoranda oturup izliyor ve geri dönüyor. İsteyenler buz gibi suyu aşarak karşı kıyıya geçip, kanyonun derinliklerine doğru ilerliyor. Saklıkent'in ayakları kesen suyunda yürümek, karşıya geçmek ilginç bir tecrübe. Nehir yaz-kış öylesine deli akıyor ki akıntıya karşı ilerlemek mümkün değil. Özellikle karşıya geçerken suyun dibi çakıl olduğundan lastik ya da bez ayakkabınızı yanınıza almayı unutmayın. Yoksa da hemen kanyon girişinde lastik ayakkabıları 1.5 YTL'ye kiralayabilirsiniz.
SICAKLIK YARIYA İNİYOR Kanyon kimi zaman engebeli bir biçimde 18 kilometre sürüyor. Gittikçe daraldığından ilerlemek oldukça zor. Fakat 6 kilometresi yürüyüş yapmak için çok uygun. İlerlemeyi şelaleler ve kayalılıklar zorlaştırıyor. Kendinizi fazla zorlamadan birkaç kilometre yürüyerek de kanyonun keyfine varabilirsiniz. Genelde ziyaretçiler de öyle yapıyor. 40 derecelik hava sıcaklığı burada yarıya iniyor. Burada taşların ve kayaların çok çeşitli şekiller almış olduğunu görebilirsiniz. Özellikle yabancı turistler ve çocuklar çamur banyosu yapmaya bayılıyor. Kaya kenarlarındaki çamurun cilde yararlı olduğu söyleniyor. Dönüşte yorgunluğunuzu suların üzerine kurulmuş ahşap balkonlarda, sedir ve kilimlerin üzerinde çaylarınızı yudumlayarak ve köylülerin yapmış olduğu gözlemelerden tadarak atmayı unutmayın.