Lübnan'aaskergönderilmesinisavunanlara ve bu kararı almaya çalışan hükümet üyelerine karşı çıkarken; sağlam, anlaşılır, kabul edilebilir, mantıklı tezler getirmek gerekiyor. Bölgenin politik ve sosyolojik yapısını yansıtmak, müdahalenin içerdiği muhtemel tehlikeleri aktarmak, barışçı siyasetlerin savaşçı siyasetlere son tahlilde mutlaka galebe çalacağını ifade etmek bunlardan birkaçı olabilir.
***
Ama örneğin, "Ozamankendiçocuklarınızıgönderin" diyerek işin içinden sıyrılmak mümkün değildir. Böyle bir argüman kabul edilebilecek, ciddiye alınacak, realize edilebilecek mantıklı bir argüman değil çünkü. Pratikte düşünün... "Ankaraelitleri" nin zaten kaç çocuğu var ki askerlik çağında, hepsini göndermeye kalksalar, sonuç ne olacaktır? Diyelim gönderdiler, o zaman Lübnan'a asker gönderilmesini yanlış bulanlar, tamam o zaman gönderelim, mi diyecekler? Komiklik yapmayalım. Ciddi bir konu tartışıyoruz. Her tartışmanın bir mantığı olmak zorunda...
***
Biz de biliyoruz. Yerkürede insanlar hala silahlanmaya, çatışmaya ve savaşmaya devam ediyorlar. Bu savaş çağı bitmediği veya bitirilmediği sürece, cephelerde hep çoğunluk fukara kitlelerinin çocukları olacaktır. Tersini beklemeyin çünkü olamaz, olabilemez. Sistem bu şekilde kurulmuştur.
***
Mesele, insanoğlunun "yırtıcılıktan" ve "ilkellikten" hâlâ vazgeçememiş olmasıdır. Birbirini öldürerek ve ortadan kaldırarak yaşamaya devam etmesidir. Ortadoğu'daki boğuşma da bunun bir parçasıdır. Toprak ve din savaşları sürdürülmektedir. Bizler bunun için orada işimiz yok, diyoruz. Mesele böyle tartışılmalıdır.