Ünü ülke sınırlarını aşmış çatısız ve penceresiz evleriyle adeta bir hayalet şehri andırıyor Kayaköy. Mimari yapısı, daracık sokakları ve doğasıyla etkileyici bir atmosferi olan bu eski Rum köyü, gezginlere güzel bir hafta sonu tatili sunuyor..
KAYAKÖY'ü görünce şaşırmamak imkansız. Dağın yamacında, oturulamayacak kadar yıkık dökük, ancak "Biz daha ölmedik" dercesine de ayakta olan yüzlerce ev. Hepsinin kapı ve pencereleri sökülmüş. Hepsinin içi boş. Olağanüstü bir manzara. Birbirlerinin güneşini engellemeyecek şekilde dizili olarak inşa edilmiş 2 katlı bu taş yapılar, yörenin ilginç tarihsel dokusunu oluşturuyor.
TİCARET MERKEZİ... Kayaköy'ün tarihinin İ.Ö. 3000 yıllarına kadar uzandığı söyleniyor. Likyalılar'ın, Romalılar'ın ve Osmanlılar'ın yönetiminde kalmış ve her zaman bölgenin önemli bir yerleşimi olmuş. Eski ismi Levissi olan Kayaköy'ün nüfusu bir zamanlar 25 bine ulaşmış. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Kayaköy; kiliseleri, okulları, hastanesi, postanesi ve zanaat atölyeleri ile yörenin en büyük sosyal ve ticaret merkezi konumundaymış. Aynı zamanda köyde, tüm güney Ege'nin en güçlü gazetesi olan Karya gazetesi çıkartılıyormuş. Anadolu Rumları, iyi yatırımcı olduklarından, ekilir dikilir araziye değil çevredeki kayalık, taşlık alanlara ev kurarlarmış. İşte, Kayaköy de bu anlayışa uygun şekilde özgün bir yerleşim alanı olarak inşa edilmiş.
AYNI ZAMANDA SİT ALANI 1923'te mübadele sonrası, Batı Trakya Türkleri ile yer değiştirmiş halk. Köy, ne bir zamanlar 25 bine varan nüfusuna ne de eski görkemli günlerine bir daha yaklaşabilmiş. Batı Trakya Türkleri; terk edilen evler yerine, köyün toprakları ve coğrafi özellikleri tarım için yeterli olmadığından, yamaçlarda kendi yaptıkları evlerde yaşamayı tercih etmişler. Ardından, Kayaköy'ün sahipsiz kalmış evlerinin kapı ve pencerelerini söküp götürmüşler. Böylece Kayaköy olmuş bir hayalet köy. Kayaköylüler bugün, bağ ve bahçeciliğin yanı sıra tütün ekiyor, şarap yapıyor. Mimarlar Odası ve Türk Yunan Dostluk Derneği öncülüğü ile Kayaköy'ün barış ve dostluk köyü olarak yaşatılması için 1988 yılında bir proje oluşturulmuş. Köy, sit alanı ilan edilmiş.
ZİRVEYE ÇIKMAYI İHMAL ETMEYİN Biraz yorucu da olsa zirveye mutlaka çıkmalısınız, buna değer. Altınızda uzanan manzara her şeyi unutturacak. Kentin aşağı mahallesindeki Panaghia Pyrgiotissa Kilisesi ile yukarı mahalledeki Taksiyarhis Kilisesi halen ayakta. Buna karşın, yaklaşık 2 bin taş ev, şapeller, çeşitli atölyeler, okullar, hastane binası, kütüphane ve diğer amaçlı binaların direnemediği görülüyor. Kayaköy'ün o eşsiz panoramasını gördükten sonra, meydandaki kahvelerde soluklanmayı unutmayın. Yöreden toplanarak yapılan adaçayını ve kahvesini içmeden de kalkmayın. Çevresi çam ormanlarıyla kaplı köyden 20- 25 dakikalık yürüyüşlerle Akdeniz'in dantel gibi koylarına ulaşılıyor. Gemini Plajı'na varmak için da Kayaköy'den gidiliyor. Sabah vakti Kayaköy'ü gezip, daha sonra Gemini Plajı'nda vakit geçirdikten sonra, akşam üzeri dönüşte yemeğinizi Kayaköy'de yiyebilirsiniz.