İnsan beyni tıpkı bir makine gibi her türlü yüklemeye açık. Ancak onun da belirli bir kapasitesi var.
Beynimiz her türlü düşünceye, sıkıştırılmaya dayanma gücü gösteriyor olabilir. Ancak belli bir yüklenmeden sonra beynimiz de defreleri yakabilir 'tıpkı bir bilgisayar gibi'. Hepimiz iyi ya da kötü yaşadıklarımızı ve gördüklerimizi kafamızda tartar, düşünürüz. Fakat bazı insanlar vardır ki, onlar bu durumu ellerinde olmadan abartır. Beyinlerini her şeye fazla yorarak, düşüncelerini takıntı haline getirirler. Gece yatağınıza yatmışsınız, deliler gibi uykunuz var. Fakat aniden aklınıza takılan bir konu uykunuzu kaçırıyor ve o gece kabusunuz olup çıkıyor. İş, erkek arkadaş, aile, arkadaşlar derken sabahın ilk saatlerini karşılıyorsunuz. Fakat dedim ya, belki de gereğinden fazla düşünüp, takılıyor ve boşa çile çekiyorsunuz.
UYKULAR KAÇIYOR UZMANLAR, kadınların daha çok olayların üzerine giderek, bir düşüncede takılı kalabildiklerini belirtiyor. Tabi bu takıntıların yaşanan büyük felaketlerle edinilmiş olması ayrı bir konu. Burada bahsi geçen, ufacık bir olayın tüm uykunuzu kaçırmasına izin veriyor olmanız. Ve sizce de neredeyse huy haline gelen gece uyuyamama kabusunuza ara vermenin zamanı gelmedi mi? Akşam oturmuş birlikte en sevdiğiniz filmi izliyorsunuz. Ancak sizin aklınızda erkek arkadaşınızla yapmış olduğunuz ufak tartışma var. Burada yapacağız en güzel şey filme konsantre olmanız. Filmden sonra ilişkinizi gözden geçirmek için bir zaman belirleyebilirsiniz.
HAYAT VE SİZ AİLENİZ ve çevrenizdeki insanlar sizden hep daha fazlasını bekler. Fakat buna da bir 'Dur' demenin zamanı geldi. Siz 'Hayalet Casper' değilsiniz ki, her an her yerde olma şansınız olabilir mi? Yapmanız gereken çok fazla şey olduğunda ise kendinize bir liste yapın ve işinizi kolaylaştıracak taktikler geliştirin. Mesela uzakta oturan ailenizi siz yemeğe davet edin. Unutmayın sizin hayatınız da çok değerli...