Hiç kimse itiraz etmeye kalkışmasın. Türkiye'de en yaygın şey, sahtekarlığın ve hilekarlığın masum olanıdır. Masum olunca, hem duyulduğunda kendimizi pek de kötü hissetmeyeceğimizi biliriz, hem de cehennemi boylamayacağımızı... Hatta masumsahtekarlık bir böbürlenme bahanesidir de... Kardeşim, sahtekarlığınmasumuolurmu, diyecek olursanız, ben de biliyorum olmaz ama oluyor.
***
Hele o sahtekarlığı, "evlatuğruna" yapmışsan, iyi bir amaç için yapmışsan, aile içinde adama madalya bile takarlar. Bizde böyledir.
***
Büyük şehirlerde oturan veliler, çocuklarını daha iyi mekteplere kaydettirmek için, yepyeni bir yöntemicatettiler. Sahte ikametgah senedi olmadı mı, sahte noter belgesini de okul yönetimleri yemedi mi, o zaman çare başka yerde. Çocuğu kaydettirmek istediğim okul çevresinde ikamet eden bir aile buluyorsun. Hiç tanımadığım bir aile bile olabilir. Çocuğun velayetini veriyorsun o aileye... O aile de çocuğu elinden tutup mektebe götürüyor, kaydını yaptırıyor.
***
Gerçi okul yönetimleri bu sahtekarlığı yutmuyor, kayıtlara bakıyor, aynı ailede 56 yabancı çocuk oturuyor, görünüyor. 18 bin çocuğun kaydı bu nedenle silindi.
***
Ben şunu düşünürüm. Bir çocuğun iyi okulda okuması için türlü fedakarlıklar yapılabilir. Ama sahtekarlık gerekmez. Minik yavrunun ilkgünokulagidişini düşünürüm, psikolojisini anlamaya çalışırım. Okul stresi yetmezmiş gibi, çocuğun yanında da hiç tanımadığı bir veli... Sizbenimyenibabammısınızamca? Çocuğun hayatın ilk basamaklarında sahtekarlıkla beslenmesi de cabası... Ben oğlumu kimseye bırakmazdım.