Ünlü gazeteci Hıncal Uluç, Milliler'in Lüksemburg önündeki futbolunu değerlendirdi: Eğer Aurelio en başarılı isimse, biz çok vasat takımız ve katedecek çok yolumuz var..
Mehmet Aurelio, Lüksemburg maçında ilk kez milli formayı giydi. Fatih Terim'in bu tercihini doğru buluyor musunuz? Aurelio'nun Milli Takım'da oynamasını engelleyecek hiçbir şeyin olmadığını her seferinde dile getirmiştim. Fatih hocayla da bu konuyu konuştuğumuzda şöyle dedim: "Türk vatandaşları, anadan doğmalar ve sonradan olmalar diye ikiye ayrılmaz". Aurelio, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı bir Türk vatandaşı. Kendisini istersen oynatırsın, istemezsen oynatmazsın. Bu işin hukuksal yanı. İşin futbolsal yanına gelince ise; ben Aurelio'yu arayan, Aurelio'suz yapamayan bir takımın büyük takım olduğuna inanmıyorum. Saidou'yu arayan G.Saray ve Aurelio'yu arayan F.Bahçe'nin geçen sezon Avrupa'daki halleri zaten büyük takım olmadıklarını gösterdi. Milli maçı izliyorum. En iyilerinden biri Aurelio olan bir takım bana fazla ümit vermiyor. Bu takımda Aurelio yıldızlaşıyorsa, biz çok vasat bir takımız ve daha çok mesafe almamız gerekiyor. Aurelio'nun oynamasının, genç yıldız Nuri Şahin'in önünü kestiği söyleniyor. Bu düşünceye katılıyor musunuz? Onlar kişisel tartışmalar. Herkesin bir görüşü var. Türk Milli Takımı'nı yüzlerce futbolcu arasından seçiyorsunuz ve sonuçta 11 kişi sahaya çıkıyor. Bu 11 kişi sahaya çıktığında kenardaki 12. kişiyi destekleyen birileri mutlaka çıkacak. Bunlar taktiksel düşünceler olduğunda saygı duyarım. Ama "Brezilya asıllı Aurelio değil de, Türk asıllı Nuri Şahin oynasın" derlerse, bu ırkçılığa girer. Nuri Şahin de Türkiye'de doğmuş, büyümüş bir futbolcu değil. Eğer "Damarlarındaki kan fark yaratır" diyorsanız, bu ırkçılık olur.
Terim'in Arda'yı 19 yaşında Milli Takım'da oynatması sizce doğru bir karar mı? Arda, 17 yaşındayken de Milli Takım'da oynayacak kapasitedeydi. Fakat önce Fatih Terim sonra da Hagi, Arda'ya gerekli şansı vermedi. Gerets geldi, "Fatih ve Hagi oynatmadı. Sen oynat" dedim. O da oynatmadı. Kiraya verdi. Bu sezon mecburiyetler karşısında takıma koydu. Şimdi kalkıp kahramanlık yapıyor. "Ben onu Vestel'e verip, orada 30 maç oynamasaydı bu hale gelmezdi" diye. Arda geçen sezon G.Saray'da da 30 maç oynardı. Arda'dan iyi kim vardı da onu kesemez diye Vestel'e gönderdi?
Terim, Lüksemburg maçında tüm forvetlere şans verdi. Kritik Malta sınavına az bir süre kalmışken, ideal 11'imizi bulamamamız tehlike sinyali değil mi? Öyle bir şey yok. Bunlar hazırlık maçları. Lüksemburg, Malta gibi zayıf ve savunma oynayan bir takım. Kapalı oynayan bir ekibe karşı da çeşitli hücum formülleri deneyecek. Bence Fatih'in yanlışı, forvetteki arayışları değil, bitmez tükenmez hazırlama pasları. Artık futbolda yana-geriye oynayan büyük takım kalmadı. Milli Takım kontra atağa çıkamıyor. Geri dörtlüdeki o anlamsız, gereksiz, bence aptalca paslar yüzünden. Maçtan sonra Fatih'in söylediklerini de kabul etmiyorum. Lüksemburg maçı açık farkla bitmeliydi. Rakip kaleci, kurtarış üzerine kurtarış yapmalıydı. Gazetedeki notlara bakıyorum. Rüştü'nün notu, Lüksemburg kalecisinden fazla. Fatih hocanın bu maçı başından sonuna tekrar izleyip, nerede hata yaptığını görmesi lazım. Aurelio ve Nobre'nin Türk vatandaşlığına geçmesinin ardından, diğer kulüpler de vatandaşlık için sıraya girdi. Bu gelişme futbolumuzu nasıl etkileyecek? Tabii ki tehlike işareti. Bugün herkes biliyor ki; Aurelio ve Nobre, Türkiye'nin ihtiyacı olduğu için değil, Fenerbahçe ve Beşiktaş'a bir kontenjan açılsın diye Türk vatandaşı oldu. Türk vatandaşı olmak bu kadar ayağa düşürülecek bir şey değil. İki tane kulüp başkanı Ankara'ya gidip iki tane AKP lideriyle görüştüğü zaman vatandaşlık kuralları bu kadar basitleştiriliyor. Ayıp bir şey. A.Sebatlılar, yarın çıkıp da "Şu oyuncuyu Türk yapacağız" dediğinde hangi vicdanla hayır diyeceksin. O zaman bunun sonu yok.