25 yıl önceye kadar bu memlekette, kırık dökük yerli üretim, kapalı bir ekonomi, olmayan bir piyasa, cebinde 100 dolar yakalananın içeri tıkıldığı bir atmosfer vardı. Dünya ekonomisi ile en küçük bir sinerji yoktu. Küresel vizyon nanaydı. İnsanlar için kendi yağıyla kavrulmak, temel misyondu.
***
TurgutÖzal geldi, bütün perdeleri yıktı. Tekmil ulusal ekonomik ve moneter tabuları yıktı. O sayede aksak topal da olsa bugünlere geldik. Artık ihracat yapmak, kaynak yaratmak, marka yaratmak gibi misyonlar günlük uğraş haline geldi.
***
İşte o dönemlerde, Türkiye'nin cebinde 3-5 kuruş parası bulunanlar için kapısını çalabileceği tek bir marka vardı. Vakko! VitaliHakko'nun ömrünü vererek oluşturduğu marka. Ben gözümle gördüm, mahalle terzisinde diktirdiği ceketine, mağazalardan yürüttüğü Vakko etiketini diktiren gençler vardı. Vakko'dan giyinemiyordu ama giyiniyormuş gibi yapıyordu.
***
Kimsenin özel hayatına karışmam. Beni ilgilendirmez de... Ama özel hayatına yine hiç karışmadan CemHakko'ya bir çift sözüm olacak. İnsanlar boşanabilir. İnsanlar, kırk yıllık karısından da ayrılabilir. Fakat bunu yaparken, zarif olabilmek gerekir. Tıpkı Vakko'nunzarafeti gibi... Anladık ve gördük ki, Vakko'nun zarafeti CemHakko'da yokmuş... Cem'in çocukları ne kadar üzülüyor bilemem ama VitaliBey herhalde çok üzülmektedir. Yazık...