Seviyor ve seviliyordunuz. Deliler gibi aşıktınız. Ancak son zamanlarda ilişkiniz heyacanını kaybetmeye başladı. Sıradan iki kişilik bir hayat sürmeye başladınız. Peki neden? Hiç düşündünüz mü? Belki de, bu duruma sebep kendinizsiniz. Ne dersiniz?...
Aşk her insanın biraz korktuğu ama yaşamak istediği bir duygu. Karşılıklı veya umutla yaşanıyorsa, hayatın her alanına yansıyan olumlu değişikler yaratır. Kişi sağlığına, bakımına ve dış görünüşüne özen gösterir. Özgüveni o kadar yerinde olur ki, pozitif enerjisi adeta üzerinden akar. Seviyor ve seviliyordur. Ancak bir süre sonra tutkuyla başlayan aşk bir şekilde çıkmaza girer. Psikolog Nüket Diner bu noktadan sonra aşkı anlattı:
ŞEHVET SONA ERDİĞİ AN... "Eğerilişkide belirgin bir problem yoksa ve yine de bir sıkıntı yaşanıyorsa, belki de bu şehvetten çok şefkate dönüşmesidir. Ve 'Uzun süreli ilişki monotonlaşır' saplantısıdır. Monotonlaşmayı, kişiler kendilerinde aramalıdır. Çünkü başka bir ilişkinin geleceğinde de sonuç aynı olacaktır. Aşkın başladığı an, aslında karşı cinse duyulan şiddetli cinsel arzunun bir kimliğe yönelmesi halidir" dedi. Diner, büyük heyecanla başlayan aşkın, bir süre sonra sağlıklı bir iletişimin sağlanması halinde yerini sevgiye bıraktığını belirtiyor.
HEYECAN BİTİYOR!.. Diner,aşkın kuvvetli bir duygu olduğunu söyleyerek; aşkın, bağımlılık, karşı taraf olmadan kendini eksik hissetme, hayatın bir insan, aşk ve ilişki üzerine programlanarak yaşandığını ifade ediyor. Her şey o kadar hızlı ve dolu yaşanıyor ki, bir süre sonra aşk, iki kişinin yaşamı birlikte sürdürdüğü sıradanlığa giriyor. Kışkançlıklar, benlik, birbirlerinin hayatlarına karışmalar başlıyor. Ayrıca iki taraf kendisini salmış, özen kalmamışsa, heyecan katılmıyorsa ilişkiye, duygular da tükenmeye başlıyor.