DSP Lideri Zeki Sezer'e göre, hükümetin gizli gündeminde AB yok. Sezer, "Yaptıkları yanlışla AB desteği yüzde 43'e indi. Halkı soğuttular" dedi.
***
Ülkeyi AB'den soğuttular
DSP Lideri Sezer'e göre hükümetin gizli gündeminde AB yok. Sezer "Yaptıkları yanlışlarla AB desteği % 43'e indi. Halkı soğuttular" dedi.
Zeki Sezer, Ecevit Ailesi'nin adeta manevi evladı. Partinin her kademesinde görev aldı, bakanlık yaptı. 3 Kasım 2002 seçim yenilgisinden sonra Bülent Ecevit çekilince başkan oldu. Sezer, iç mimarlıkta okuyan kızı ile Kuğulu Park'ta güvercin beslerken sorularımızı cevapladı. İşte o röportaj...
* İyi muhalefet yapıyor musunuz? İyi muhalefet yapmak için iyi niyetle yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Biz hangi konuya değinmişsek, diğer siyasilerin de aynı cümlelerle aynı konuya girdiğini görüyoruz.
* Somut olarak bize ne gösterebilirsiniz? Bir kere toplumun alternatifsiz olmadığını gösterecek yaygın çalışmalar yaptığımızı düşünüyorum. Çiftçinin içinde bulunduğu zor durumu biz dile getirdik. Yolsuzluklar ayyuka çıkmış durumda. Hükümet Ali Dibo hükümetine dönüştü. Yolsuzluklara karşı en etkin mücadeleyi DSP'nin verebileceğini insanlar görüyor, buna inanıyor.
* Yolsuzluk iddialarının ortaya çıkartılması konusunda özel bir gayretiniz var mı? Bu konuyla ilgili özel çalışan bir grubumuz var. O konuyu da, ayağı yere basar şekilde gündeme getireceğiz. Belgeleriyle, bilgileriyle... Sadece siyaset için, karalama için değil.
* İttifak arayışı için ne düşünüyorsunuz? Ben geldiğim gün, 'CHP ile kavga etmeyeceğim' dedim. Toplumun, halkın yararına konularda işbirliği yolunun açık kalması için kavga etmeyeceğim. Türkiye'de bir uzlaşma ihtiyacı olduğu net bir şekilde ortaya çıktı. Bu uzlaşmayı farklı şekillerde değerlendirenler var. Ama doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmek de bir uzlaşmadır.
* Partinizde ünlü isimler görecek miyiz? İsim vermeyeyim şimdi çok tanınmış isimler var. Üniversitelerden, her kesimden var.
* Erken seçimi çok dillendirmiyorsunuz... Aslında DSP olarak biz erken seçimlere karşıyız. Ama bugünün şartlarında farklı bir durum ortaya çıktı. Ekonomi battı. Dış politikada hak etmediğimiz bir noktadayız. Ve ne yazık ki Türkiye kamplara ayrılmaya çalışılıyor. Milli bütünlük kaygısı toplumda çok yaygın. Bugünkü parlamento, seçime katılanların yüzde 50'sini temsil ediyor. Dayatmayla bir Cumhurbaşkanı seçimi, büyük bir sıkıntı yaratabilir. Onun için bir erken seçimin yararlı olabileceğini düşünüyoruz.
* Bu Meclis'in Cumhurbaşkanı'nı seçmesini nasıl değerlendirirsiniz? AKP'nin dayatmayla Cumhurbaşkanı'nı seçmesi yasal olur ama doğru olmaz, etik olmaz. Uzlaşmayla laik cumhuriyete bağlı bir isim getirilebilir.
* AKP'nin içinden biri olabilir mi? Bugünkü AKP'nin içinde öyle birini görmüyorum. Bunu belki Sayın Deniz Baykal görüyor olabilir.
* Ecevit'in durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sayın Bülent Ecevit benim idolüm. Hastane önündeki duygu yığılması bizi çok etkiliyor.
* Peki Baykal'ın Ecevit'e yazdıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kavga etmeyeceğim dedim ama bir şeyler de söylemem gerekiyor. Ertesi gün gidip miting yaptı. Hemen arkasından da "DSP'liler vatanseverdir" falan diyerek DSP'ye olan ilgi artışını başka türlü değerlendirmeye çalıştı.
* Rahşan Hanım'ın temaslarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Rahşan Hanım, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumlar için çok kaygılı. Bunu kendisi de söylüyor zaten. Sadece kaygılı olmak yetmez diye düşünüyor olmalı ki siyasetçilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarla, meslek örgütleriyle paylaşmak istiyor, görüşüyor.
* Bu görüşmelerden sonuç çıkacağına inanıyor musunuz? En azından toplum kesimlerinin bir uzlaşma gereğine dikkat çekilmiş olabilir diye düşünüyorum. Sonuçta Rahşan Hanım bu görüşmeleri kendi adına yapıyor.
* Deniz Baykal'ın merkez sağ oylarına sahip oluşu konusuna ne diyorsunuz? Geçmişte 'inançlara saygılı laiklik' diyenleri, irticacılıkla suçlayanların bugün geldiği noktayı kötü bir taklit olarak halkın görüşüne havale ediyorum.
* CHP, DSP'nin kötü taklidi mi? Taklit etmeye çalışıyor ama inandırıcılık önemli, farklı bir şey.
* Demirel'in son dönemde Baykal'la yakın ilişkileri ve 'Demirel, CHP'ye oy atabilir' değerlendirmeleri için ne diyorsunuz? Bize hayırlı olsun demek düşer.
* Ekonomiyi nasıl görüyorsunuz? Biz 57'nci Hükümet olarak geçmişte hortumlanmış 50 milyar dolarlık banka faturasını bulduk kucağımızda. Alınması gereken her türlü tedbiri, oy kaygısı taşımadan aldık. Biz enkaz değil, sağlıklı bir ekonomik alt yapıyı devrettik onlara. Bizim 1.5 milyar dolarda bıraktığımız açık, bugün 30 milyar dolara yürüyor. Bu üretimsizliği gösteriyor. Fabrikalar yurtdışına çıkartılıyor. Bizim sağlıklı hale getirdiğimiz ekonominin rantını yemenin ötesine geçemediler. 12 milyon işsiz sayımız var, dünyadaki işsiz sayısı 150 milyon.
* İktidarda olsanız ekonomide ne yapardınız? Biz yatırımların önünü açacak her türlü önlemi alırdık. Ve teşvikleri de bugünkü gibi yanlış uygulamazdık. Bölgesel ve sektörel teşvikler yapardık. Enerji ve istihdam maliyetlerini düşürürdük. Enerjiyi doğalgaza bağlı olmaktan derhal çıkartırdık. Mevcut kaynakları verimli kullanmak yeter bu iş için.
* Bu iktidarın kendi zenginlerini yarattığını düşünüyor musunuz? Düşünmüyorum, görüyorum. Tam belgeler olmadan isim vermek doğru olmaz. Bunları kendi milletvekilleri de söylüyor ama onları da atıyorlar. Ali Dibolar ortada. Belediyelerin, hükümetin verdiği ihalelerin hep aynı kişilere gidiyor olması tesadüf mü? Bence değil.
* İş dünyası için ne düşünüyorsunuz? Bugünkü hükümetin başı kendisini padişah zannediyor. Son derece de baskıcı. İş dünyası kan ağlıyor ama eleştiremiyor. Çünkü eleştiren karşısında Maliye'yi buluyor.
* Dış politikada gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçekten çok kaygı verici buluyorum. Bu hükümet AB'yi kendisine hedef seçtiğini söyleyerek oy aldı. Ama geçmişlerinin AB karşıtı olduğunu biliyoruz. Belki kimse söylemedi şimdiye kadar; ben bilinçaltlarındaki AB karşıtlıklarını bugün yaptıklarıyla gün yüzüne çıkardıklarını düşünüyorum. İktidarı teslim aldıklarında, yüzde 80'lerdeydi toplumun AB'ye desteği. Son yapılan araştırmalarda yüzde 43. AB ile işler kopma noktasına geldi bugün. Bir taraftan kabul edilemez tavizler verdiler, ve o tavizleri de AB gerekçeli olarak sunarak, toplumun AB mantalitesinden uzaklaşmasını sağladılar.