Fenerbahçe'nin VestelManisa yenilgisinden sonra, bir Fenerbahçe taraftarından mail almıştım. Taraftarlık duygusunun en anlamlı ifadesini. "Kazandığındasevmiyorumseni,kaybettiğindesevdiğimkadar..." Taraftarlık, en yenik zamanda takımının kulağına böyle duyguları fısıldamaktır. İşte o anda bir kuğu konar sevginin üzerine. O zaman karşılıksız sevgiler yürür, renkler yürür. Sevmek, en çaresiz zamanlarda yenilgiyi bağrına basmaksa, o Fenerbahçe taraftarının duyguları, diğer taraftarların da sloganı olmalıdır. Taraftarlığın anlamı budur. Taraftar derneklerinin de... Önceki akşam, Türkiye'de kurulan ilk taraftar derneği olma özelliğini taşıyan FenerbahçelilerDerneği(FEDER) tarafından düzenlenen, 100 Yıl kutlamalarının ödül törenindeydim. YılınSporYazarı olarak beni de ödüle layık görmüşler. İnsanların gözlerinde çoğalmak ve " renkayrımıyapılmamışsevgilerden" nasibini almak, bir gururdur. Ben bu gururdan nasibimi aldım. Spor yazarlığının gerçek anlamı da budur. Kaleminizi tarafsızlıkla beslediğiniz zaman, hiç tanımadığınız insanlarla bile, bir gün bir yerde buluşuyorsunuz. Asıl ödül, "sevgidolubakışlar" oluyor. Bir çocuk var içimde, hala geçmiş yılların tarafsız spor yazarlarını okuyor. Bir çocuk var içimde, mahalle namusuna laf söyletmiyor. Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı çocuklarla, incir çalmaya gidiyor bahçelerden. Her şeyi bölüşüyor. Hala dizlerini kanatıyor, taştan kalelerle oynanan maçlarda... Ödülüoçocukaldı,bendeğil... Tarafsızlık olması gerekendir, özellik değil... Çünkü biz böyle gördük, böyle bildik.