Kalitesizliğin yüksek prim gördüğü bir dönemde, " MonteCristoKontu " gibi yapımlar kimin aklına geliyorsa, tuttuğu altın olsun. Özellikle bizim yaştakilerin lise çağlarında ders kitabı olarak okuduğu AlexanderDumas'nın bu ölümsüz eserinde de, tıpkı ötekilerde olduğu gibi, başroldekiler " kahramanlarvealçaklar " olarak ikiye ayrılıyor. Yazarın çok iyi bildiğiniz " ÜçSilahşörler " ile " DemirMaske " klasikleri de daha önce ekranlara birçok kez yansıdı. Gerek film gerek dizi olarak. Tatları damağımızda. Fransız yazarın büyüsü nereden geliyor? Cevabı zaten eserleri okuyunca ya da izleyince anlıyorsunuz: Macera ve adalet e bol bol yer vermesinden. Bunları sevmeyen var mıdır? Varsa bile, seyirci olarak onlar da kaptırıyor kendini akışa. "Üç Silahşörler"deki " Birimizhepimiz,hepimizbirimiziçin " sloganını duyan hangi ilköğretim çocuğu etkilenmez? Hangi çocuk, filmi izlediğinin ertesi günü okula gidip de bahçede arkadaşlarıyla oynarken bu sözleri tekrar etmez? Kısacası, en yavan anlatı bile, Dumas imzası taşıyorsa eğer, bir "destan"a dönüşür. Aslında bu kadar lafa da gerek yok. Adam 1845'te yazdığı eserle bugün Türkiye'de reyting sıralamasında zirveye tırmandı işte. (Ben de aklımca kanalların film satınalma işleriyle uğraşanları kandıracağım da, böyle pahalı ve kaliteli yapımları daha sık ithal edecekler. Peh)