Ekonomide geçici olarak değerlendirilebilecek birçok dalga, giderek derinleşme eğilimi göstermeye başladı. Mayıs ayı enflasyon rakamları bunun son halkası. Bundan en fazla 10 gün önce Devlet Bakanı Ali Babacan, piyasalardaki son dalgalanmaların enflasyona etkisinin hemen hissedilmeyeceğini söylüyordu. Merkez Bankası ise 0.4 puan artırıcı etki yapacağını öngörmüştü. Rakamları analiz ettiğinizde dalgalanmaların Mayıs ayı enflasyonuna "çok büyük" etkisi olmadığını söyleyebilirsiniz. Zaten ürkütücü olan da budur. Çünkü Haziran ayı enflasyonuna sadece dalgalanma değil, son petrol, doğalgaz zamları ve mevsimsel hareketler de yansıyacaktır. Bu sapmanın, enflasyon projeksiyonunda öyle küçük bir revizyonla ifade edilmesi zor olabilir. Ay sonunda yayınlanacak Merkez Bankası raporu yapılıp yapılmayacağı değil revizyonun boyutu açısından daha ilgiyle izlenecek hale gelmiştir. Ancak ne bu raporu ne de Para Politikası Kurulu'nun bu ayki toplantısını bekleyemeyecek kadar kritik bir süreç Keşke enflasyonun açıklanmasının hemen ardından Merkez Bankası sessiz kalmasa da piyasaların bugünkü açılışından önce rahatlatıcı, geleceği gören bir açıklama yapabilseydi. Pilotajhatası Hükümet kanadına gelinceHükümet, bir sorun olduğunu bugüne kadar kabul etmedi. Bugün de kabullenmek istemediğinden bir çözüm olacağından da emin değiliz. Çünkü yapılan her eleştiri "3 yıl öncesini unutuyorsunuz" diye karşılanıyor ve piyasaların sert tepkileri de "Programdan taviz yok" sözleriyle yatıştırılmaya çalışılıyor. Farkında olunmayan şey artık piyasaların bu sözleri ciddiye almadığıdır. Ortada bir hasta vardır, ama hastalığı teşhis edilmediği sürece ölümle ilişkisi kestirilememektedir. "Sorun budur ve bunu çözmek için şöyle bir yöntem izleyeceğiz" demek herkesin kendisini çok daha güvende hissetmesine neden olacaktır. Bakın düne kadar birçok özelleştirme ihalesinde boy gösteren yatırımcılar yeni ihaleler için "Önümüzü bir görelim" demeye başlamıştır. İnanmayanlar en yakın İzmir limanı ihalesi için bir araştırma yapsınlar. Önümüzde erken seçim dedikoduları ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle soru işaretleriyle dolu bir siyasi tablo, sonbahardaki parti kongresine hazırlanan bir hükümet, "Almanya dönem başkanlığına kadar limanlarınızı Rumlar'a açın" baskısı yapan bir AB ve Kıbrıs sorunuyla yanı başımızda ısınan İran var. Hazırlıklı olduğunuzu söylemek yetmez, varsa hazırlıklarınızı anlatmaktan ve tartışmaktan çekinmemelisiniz. Yoksa uçağın önüyle arkası ayrı yerlere gidemez. Siz "hava muhalefeti" deyin, biz "pilotaj hatası". Çakıldıktan sonra sebebin hiçbir önemi yoktur. Sözünözü: "Korkacağımız tek şey korku olmalı" Roosvelt