Laf "medyatikcenazelerden" açılmışken, fıkra gibi bir anekdotu zikretmeden geçemezdim. Yan taraftaki yazıya sığdıramadığım için buraya alıyorum.
***
Simaviİmparatorluğu adlı bir kitap kaleme alan meslektaşlarımızdan birinin aktardığı bir konuşmaydı yanılmıyorsam... HaldunSimavi ile kardeşi ErolSimavi arasında geçiyordu. Bir dönemin iki büyük gazete patronu biraderler... İkisi de sağ, Allah gecinden versin... ErolSimavi'yi hiç tanımam, HaldunBey'in gazetesi Günaydın'da çalıştım ve kendisini bir miktar tanıma şansına eriştim.
***
ErolBey, ne kadar medyatik, sosyetik, şan ve şöhrete açık bir kişilik idiyse, HaldunSimavi o kadar kendine yönelik, medyatizmden nefret eden, işiyle muazzam ilgili bir gazete patronu idi. Dinç Bilgin mesela, birçok yönüyle Haldun Bey'i çağrıştırırır bizlerde.
***
Konuya gelsene be adam, amma da uzattın, diyecek olursanız, haksızsınız diyemem, ama o zaman da gelip bu köşeyi sizin doldurmanız icap eder... Duvarcı ustaları, sadece iyi bir duvar için çalışmakla kalmaz, bazen "tuğla kullanmaktan" da ayrı bir şehvet duyabilirler.
***
Bir gün, herhalde samimi bir sohbetleri esnasında ErolSimavi, ağabeyi HaldunSimavi'ye sorar: "Benim cenazem mi daha kalabalık olur, senin cenazen mi?" HaldunBey, tereddütsüz cevap verir: "Benimkidahakalabalıkolur?" Şaşırır ErolBey,"Neden" diye sorar: HaldunBey'in cevabı ibretliktir: "Çünkübenimcenazemdesırfsanadostgörünmekiçinavluyudolduracaklardır!Benimseböyleşeylerekarnımıntokolduğunubilirler."