'28Şubat' nam kadife eldivenli darbenin ardından, bilmem şu kadar yıl geçti. Ama görüyoruz ki, bir kenara bırakılamayan intikam ve öç duyguları toplumu "ayrıştırmaya" devam ediyor. 28Şubat'a haklı olarak eleştiri getirmek başka bir şey... 28Şubat'a nefret beslemek ve bu nefretle yaşamak başka bir şey. Hele hele 28 Şubat'a düşmanlık göstermek suretiyle politikistikbal aramak, bambaşka bir şey.
***
28 Şubat'tan herkes üstü örtülü biçimde, alenen veya sessizce gereken dersi almış olmalıdır. Ama dünya dönüyor ve hayat devam ediyor. İsteyerek veya istemeyerek 28 Şubat'a payanda olmuş, kendisini kullandırmış olan medyada, ar ve haya sahibi olanlar zaten utanacakları kadar utandılar. Utanmayanların, utanmasını beklemek beyhudedir.
***
28Şubat ile Refah-Yol iktidarına son veren girişimcikuvvetler de görmüş olmalılar ki, Cumhuriyet'e ve laisizme nanik yapan zihniyet, o seferde darbeci yöntemlerle iktidardan alındıysa da, daha sonra onların rahle-i tedrisinden geçmiş yeni nesil, daha büyük bir çoğunlukla iktidara geldi. Anlaşıldı ki 28 Şubat'lar çare değildir.
***
Seçimle gelen seçimle gider, kabul! Fakat tam da bu noktada, Danıştay suikastinin ertesi günü memlekette seçmenin, yurttaşın, vatandaşın estirdiği muhalefet havası, iktidardakilerin "28Şubathusumeti" sürdürerek iktidarda kalamayacağını göstermiyor mu? Türkiye'de belki de ilk kez, bir cenaze töreninde, seçimle gelmiş bakanlar töreni arka kapılardan kaçarak terk etmek zorunda kalmışlardır. Çarıklı erkanı harbi "kendi milleti" görenler, kendilerini yuhalayanların "kiminmilletiolduğuna" bir karar vermek durumundadır artık! Köylü ile şehirliyi ayrıştırıp, çatıştırarak yapılan politika, kimseye yarar getirmez. Yeni bir 28 Şubat'a gidilmesini kimse istemiyor ama eğer bu tepkiye kulak verilmezse, tıpış tıpış sandığa gidilecektir sonunda...