Dışişleri Bakanı AbdullahGül'ün açıklaması daha yeni yankı buluyor. "Dünyabarışıiçinson50yılda,ençokAmerikalılarkendiçocuklarınıfedaetmiştir."AbdullahGül de, Başbakanımız gibi gençliğinde sevmezdi Amerika'yı. Şimdi ince detaylar üretiyor. Amerikalılar bile kendi iktidarlarından ve politikalarından utanıyor da, AbdullahGül, dünya barışına kendi çocuklarını feda eden Amerika gerçeğiyle, gözlerimizi yaşartıyor. Helal olsun. Iraklı masum çocukları acımasızca öldürmenin dünya barışına hizmet olduğunu bizlere öğreten bir Dışişleri Bakanımız var. Bundan böyle sırtı yere gelmez. Ne dünyada barışın... Ne ülkemizdeki iktidarın...
***
DenizBaykal'dan da ilginç bir açıklama duyduk. "Öncetarihiuyarı,sonrasine-imillet!" CHP bunu yapabilir mi? Ben ihtimal vermiyorum. Küme düşen takımların sırtından politika üretenler ve suçladıkları şahıslarla aynı yolda yürüyenler, bugünlerin sebeplerinden biridir. CHP'nin sine-i millete dönmesi de milletin de umurundaydı... HülyaAvşar dururken...
***
Ekonomideki çöküntülerin sinyalleri veriliyor. Önümüz yaz, yabancı turistlerden çıt yok. Yıllda 10 milyar dolar turizm geliri olan bir ülkede, içkiyi yasaklayıp, eşlerini dövmenin mevsimini açanlar, güzel bir yaz gösterecekler bizlere. Ne acıdır ki, bunun bedelini "ihaleciler" değil halk ödeyecek.
***
Sahi ya, 20 milyon insanın sefaletin altında yaşadığı bir ülkede, insanlar HülyaAvşar'ın tenis maçlarına gösterdiği ilgiyi, çocuklarının kanını emen düzene niye göstermez? Ağzı açık televizyon izlemeyi sever, gazetelerdeki resimlerden başını kaldırmaz da, çocuklarının geleceğine neden kaşını kaldırmaz? İşte bütün mesele bu! Amerika, dünya barışına kendi çocuklarını feda ediyormuş ya... Bu ülkedeki çocukların geleceği de şüphe altındadır artık! Kendi çocuklarını dünya barışına feda eden Amerika, İran için bizim çocuklarımıza mı kıymayacak yani? Neyse, HülyaAvşar'ın İbrahimTatlıses'le tenis maçı varmış. Ona bakın siz...