İnsanın kültüründe "suçluaramak" hakim hale gelmişse, başka davranış ve düşünce biçimine yer kalmaz. Türkiye'ye dikkatle bakın. Herkes bir suçlu arıyor.
***
En son söyleyeceğim lafı baştan söylemem gerekirse, doğru yol "suçortamını" bertaraf etmektir. Ama bu yol zordur. Büzük ister. Onun için en iyisi sürekavınaçıkmak ve birilerinisuçlamaktır. Bunun için de, bulunan suçlunun gerçekten suçlu olup olmadığı bir önem taşımaz. Önemli olan suçlu arayanların "suçluyubulma" tatminini yaşamış olmalarıdır.
***
Türkiye'nin sayıları 100 bini bulan kahvehanelerinde oturan milyonlarca kişi, sürekli "suçlu" arar. -Ahulanşukeresteyiihtilaldeasacaklardıki,memleketkurtulsun! Herkesin duruma göre bir suçlusu vardır. Kimine göre politikacı suçludur, kimine göre medya, kimine göre dış düşmanlar... Görümce kaynanasını suçlar, kayınço bacanağını suçlar, baldız eltiyi suçlar. Suçluluk, durum ve zamana göre değişir durur. Suçlayan değişmez ama...
***
Geçen gün biri çıktı, "TürbanLübnan'danithaledilmiştir" diyerek, Lübnan'ı suçladı. Düşünemiyor ki, sen kafayı çalıştıramıyorsan Lübnan ne yapsın?
***
Nisan enflasyonu bir miktar yüksek çıktı ya, ekonomi yazarları suçlu avına çıktılar derhal. Kimi sivri biberi, kimi domatesi, kimi hıyarı suçluyor. Tekstilcilere yüklenenler de az değil.
***
Gazete köşeleri sürekli suçlu avında. İster av köpeklerinin hassas burunları deyin, ister yangın dedektörü. Bir dönem, tekmil medya,siyasetvebürokrasiüçgeninin tepeden aşağıya "orantılıbiçimde" pisliğe bulandığı dönemin suçlusunu da bulduklarını zannediyorlar şimdi! Sevinçle el çırpıyorlar. Buldukları "yaratılmışsuçlu" dur halbuki!