Damacana su artık hayatımızın bir parçası. Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde kullanım çok yaygın. Diğer kentlerde de büyük potansiyel var. Günde1milyon200binadetdamacanasusatılıyor.Bununda800binadediİstanbul'da... 180 su markası var. Bu markaların da sadece İstanbul'da 8 bin bayisi var. Başarılı bayilerin havada kapıldığını duyuyoruz. 150-250 bin dolarlara transfer oluyorlarmış... Dile kolay, 1 milyar dolarlık bir pazardan söz ediyoruz. Ve bu pazar her yıl ortalama yüzde 10 büyüyor. Su pazarında yerli ve yabancı büyük sermaye grupları çarpışıyor. Yani rekabet çok büyük. Geçen yıl çıkan AB'ye uyum yönetmeliği, bu rekabeti daha da körüklemiş görünüyor. Söz konusu yönetmelik, içme suları ile kaynak sularını birbirinden ayırıyor. Önümüzdekidönemdepiyasadabirimavi,diğeridekahverengiolmaküzereikiayrıdamacanagöreceğiz. Mavi ve tonları kaynak sularını, kahverengi ve tonları ise işlenerek ambalajlanmış içme sularını gösteriyor olacak. Uygulama 2007'de başlıyor. Bu da demek oluyor ki önümüzdeki dönemde su piyasasında taşlar yerinden oynayacak. Zaten hareket başladı bile... İşlenmiş su pazarına Turkuaz markasıyla giren Coca-Cola ilk adımı attı ve 20 milyon dolar yatırarak Mahmudiye su kaynağını satın aldı. PepsiCola'nın da aynı yolda olduğu söyleniyor... Bu arada, su şirketlerinin 2007 yılına kadar AB yönetmeliğine uygunluk belgesini almaları gerekiyor. Bu belgeyi ilk alan firma SanetaSu olmuştu. Onu Pınar izledi. Diğerlerinden şimdilik ses yok...