Türkiye tartışma hastası olup çıktı ya, en çok sevdiğimiz tartışma konularından biri rejimtartışması! Beslenme diyeti anlamında değil, politikrejim anlamında!
***
Sayın Meclis Başkanı BülentArınç, 23 Nisan'ın Meclis günü olması nedeniyle Meclis'te yaptığı konuşmada şöyle dedi: "Türkiye'derejimsorunuyoktur.HerkeslaikliktenveCumhuriyet'tenyanadır.AmaTürkiye'debirrejimsahipliğisorunuvardır."
***
Bir Meclis başkanı, "Ülkederejimsorunuyoktur" diyorsa ben buna inanmak isterim. Ki rahat edeyim! Rahat etmek ve huzurlu bir yaşam sürmeyi istemek, hepimizin anayasal haklarından biridir. Türkler'in bu hakkı kullanmaya pek yatkın olmadıkları da bir başka doğrudur ki her fırsatta, aynı görüşte bile olsalar, iki Türk yan yana geldiğinde, ateşli bir rejim tartışmasına girmek suretiyle, kendi huzurlarını kendileri kaçırır. Tabii benim tek başıma Meclis Başkanı'na inanmam ve güvenmem yetmiyor. Milletin de güvenmesi gerekiyor. Gelelim, rejiminsahipliği meselesine... Benim fukara kanaatimce rejimin gerçek sahibi millettir. Memleketin gerçek sahibinin de millet olduğu gibi...
***
Bu cümleden olmak üzere, bence Türkiye'nin en temel meselesi şu: Birtakım politik veya kurumsal güç odaklarının, kendilerinde millet adına düşünme ve hissetme yetkisi vehmetmekte olmaları. Halbuki mezarlıklar milletleri idare etme arzusuyla yanıp tutuşmuş insanlarla dolu. Oysa onlar gitmiş, milletler yaşamaya devam etmektedirler.
***
Mazur görürlerse eğer fakir kulunuzun çıkardığı temel sonuç şudur: Türkiye'nin tepesinde oturanlar, milletegüvensizlik beslemektedir. Kısır iktidar çekişmelerinin temel sebebi de budur. Evet, Türkiye'de rejim sorunu yoktur ama yönetim sorunu vardır.