Sosyetik bir kadın, YılmazGüney'e tokat atmıştı. Filmin en can alıcı sahnesiydi. O tokadı kendimize atılmış saymıştık. YılmazGüney,"Birgünbutokadınhesabınısizlerdensoracağız!" demişti de, ayakta alkışlamıştık hepimiz. Lisedeydim, kanım deli... Yoksulluğun ve haksızlığın kapılarında bütün posterlerim YılmazGüney ! "Arkadaş" filmini sadece bu cümle için kaç kez izlediğimi, hatırlamıyorum bile... Ne YılmazGüney sorabildi o tokadın hesabını... Ne diğerleri... İktidarın eteklerine tutunan eski solcuları da gazetelerde okuyoruz.
***
Sonra BülentEcevit'e inandım. Mavi gömlekli adam, beyaz güvercinleri uçururken, işçiler için yeni bir hayat gelecek sandım. "Neezilenneezen,insancahakçabirdüzen" sloganını hiç unutmadım.. BülentEcevit de diğerlerinden farksız çıktı. Onun iktidarında, ezenle bir olup, ezileni daha çok ezenler öne çıktı. Boşuna sararıp solmadık.
***
Politika sahnesinde insanlar, görmek istediğiniz gibidir. Öyle olmalarını dilersiniz. Söylemlerin sizler için haklar doğuracağını, gelecek günlerin çocuklarınız ve ülkeniz adına aydınlık olacağını umarsınız. Hiçbir şey olmaz! Sadece zenginlerin adı değişir. Yoksulların önüne "futbol,dinvemagazin" adlı üç çeşit yemek konulur. Bulan bulduğunu yer, bulamayan birbirini yer. Düşmanlık alır başını gider.
***
Politika bir masaldır, sonu acı biten. Ben o masala inandım ve kaybettim. Şimdi hiçbirine inanmıyorum. Hiçbirine! Seçim meydanlarında "Allah'ındediğioluyorda", iktidar olunca Amerika'nın dediği oluyorsa, inanmam için bir sebep de kalmıyor zaten.
***
Politikanın her daim bir "masalkahramanı" vardır! Şimdi yargının bile bağımsız olmadığı bir ülkede, inşallah sizler kazanırsınız. Benim yerime de...