Ömrünü matbaacılığa adayan Oktay Duran, Cem Ofset'le ilkleri Türkiye'ye taşıdı. Duran'a göre, internet matbaanın tahtını sarsamaz.
Oktay Duran, matbaacılık sektörünün duayenlerinden. Henüz 14 yaşındayken bu sektöre girmiş. Başlarda bu mesleği sürdürmeye pek gönlü yokmuş. Ama tam 51 yıldır bu sektörün içinde... Cem Ofset'in kurucusu Oktay Duran, Türkiye'nin tek karton üreticisi Kartonsan'ın da Yönetim Kurulu Başkanvekili. 23 yıldır da İstanbul Sanayi Odası Meclisi'nde sektörünü temsil eden Duran, iki dönem de İSO Meclis Başkanvekiliği yaptı. Yani Oktay Duran, İSO Meclisi'nde çok başbakan gördü. Duran, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İSO'da sanayicilere fırça atan üslubunu yadırgamamış. Hatta "Herkesin kendisine özgü üslubu vardır. Söylediklerinin büyük bir kısmı da doğrudur" diyor. Oktay Duran'la matbaacılık sektörünün sıkıntılarını konuştuk.
Geçen ay İSO Meclis Toplantısı'nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üslubunu yadırgadınız mı?
* Hayır yadırgamadım. Herkesin kendisine özgü bir üslubu vardır. Ayrıca, Başbakan'ın söylediklerinin büyük bir kısmı da doğrudur. Bundan 4-5 sene evvel yüksek enflasyon yüksek faizle yaşamımızı sürdürürken şimdi yeni bir ekonomik kulvara girmek üzereyiz. Bu adaptasyon sürecinde mutlaka birtakım sorunlar yaşanacaktır.
Başbakan sanayiciye adeta fırça attı. Siz hiç alınmadınız mı?
* Alınmadım. Bu Başbakan'ın üslubu, konuşma tarzı.
Yıllardır enflasyonla yaşamaya alışan reel sektör, enflasyonun düşmesine neden uyum sağlayamadı?
* Senelerdir hep "Enflasyon denen canavarın başını ezeceğiz, faiz hadlerini aşağıya çekeceğiz, Türk parasının kıymetini muhafaza edeceğiz, döviz kurlarındaki stabil seviyeyi muhafaza edeceğiz" diye konuşuyorduk. 3 sene içinde bunlar gerçekleşti. Fakat şu esnada sanayi durdu. Türk parasının fazla değer kazanmasından dolayı tamamen ithalata yönelindi. Bütün ara malları yurtdışından getiriliyor. O zaman da cari açık da gittikçe büyüyor.
Kağıt sektöründe ithalatihracat dengesi nasıl?
* Size somut bir örnek vereyim: Türkiye'deki fabrikalar yılda 2 milyon 600 bin ton karton üretiyor. Ülkenin tüketimi de 2 milyon 500 bin ton civarında. Tam kapasitemizi kullandığımız zaman ülke ihtiyacının tamamını karşılıyoruz. Geçen yıl ne oldu biliyor musunuz? Biz yine 2 milyon 500 bin ton kağıt tükettik ama maalesef 1.5 milyon ton kağıt ürettik. Geri kalan 1 milyon 100 bin ton kağıdı da ithal ettik. Dışarıya 1 milyar dolar para verdik. Bu o kadar istihdam kaybı demek, memleket servetinin yurtdışına çıkması demek. Hükümetin bu konuya eğilip, acil tedbir alması gerekiyor. Biz kapasitemizin ancak yüzde 50'sini kullanabiliyoruz. Ben size başka bir şey söyleyeyim. Yılda 150 bin ton karton üreten tesiste, üretimin yüzde 20'si stokta bekliyor. Yani 30 bin ton karton stokta bekliyor. Bu da tamamen Uzakdoğu'dan gelen düşük fiyatlı malların iç pazarda talep bulması nedeniyle oluyor.
İthalat bir yana "İnternet matbaayı öldürecek" deniliyor.
* Evet, teknoloji değiştikçe internet ve dijital baskı tipleri de gelişiyor. İnternetin muhakkak basın sektörüne etkisi olur. Ama hiçbir zaman çökertecek boyutlara kadar gelmez. Kağıt ve karton insan hayatı için stratejik sektörlerin başındadır. Ben olmasam siz doğmazdınız. Ölüm
ve doğum kağıtlarını ben satıyorum. Cebinizdeki parayı ben basıyorum.
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini ölçmek için kağıt-karton tüketimine bakılıyor. Biz hangi noktadayız?
* AB ülkeleri insan başına yılda 240 kilo kağıt-karton tüketirken, maalesef Türkiye 40 kiloyu yeni yakaladı. Dünya ortalaması da 60 kilo. Biz okumayı sevmeyen bir milletiz. Ürünlerimizi satacak olan etkenlerin başında ambalajın geldiğini yeni yeni anlamaya başladık.
Biz atık kağıdın geri dönüşümü konusunda da bilinçli değiliz.
* Evet, Türkiye'de yılda 2 milyon 500 bin ton civarında kağıt karton tüketiliyor. Avrupa'da kağıdın yüzde 75'i geri dönerken, Türkiye'de ancak yüzde 35'ini geri dönüştürebiliyoruz. Kağıt karton üretiminde selülozun yanı sıra, geri dönüşümlü kağıt da hammadde olarak kullanılıyor. Biz yurtdışından yılda minimum 400-500 milyon dolar atık kağıt ithal ediyoruz. Yeni ambalaj atıkları yasa tasarısı çıktı. Buna hem sektörel hem de ülke bazında sahip çıkmamız lazım. Evimizde okuduğumuz gazeteleri çöpe atıyoruz. Çöpe atacağımıza, ekonomiye tekrar kazandırabiliriz.