2000 yılı itibarıyla ard arda gelen krizler ve ekonomideki durağanlık esnafı dükkan kapatmaya yöneltti. İstanbul Sanayi Odası ve diğer sivil toplum kuruluşların da yaptırmış olduğu anketlerde en fazla mağdur durumda olan kesim esnaflar olarak karşımıza çıkıyor. Sahte çek, sahte senet, veresiye defterlerinin geri dönüşümsüz olarak sayfalarının giderek çoğalması esnafı derinden yaralıyor. Bu süreçte esnaf; bırakın AB normlarına kendini akredite etmeyi, siftah yapmadan dükkan kapamanın telaşı ve paniği içinde.
HAKLAR TANINMALI İstanbul ve genelinde 700 bin kayıtlı esnaf ve sanatkarın bağlı olduğu ve bu sayının en az 3 katı kadarı da kayıt dışı olduğu tahmin edilerse, Türkiye ekonomisinin temel dinamiği esnafın gücü de ortaya çıkar. Türkiye ekonomisine kattığı değere rağmen, bir sanayici ya da bir tüccar kadar devlet katında yeterli itibarı görememenin ezikliğini de esnaf yaşıyor. Ülkemiz uzun soluklu bir sürece girdi. AB süreci içinde her kurum ve kuruluş ya da meslek kendi kriterlerini akredite etmek ve adaptasyonunu sağlamak zorunda. Bu amaçla, esnafımızın bu süreç içinde akreditasyonunu sağlamak için ilk şart kurumsallaşma sürecini hızlandırmak olacak. Ülkemizde birkaç büyük şirketin dışında kurumsallaşma problemini halleden kurum sayısı oldukça az. İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği olarak kurumsallaşma süreci içinde, mesleklerin akreditasyonunu sağlamak, AB hukuku çerçevesinde esnaf ve sanatkara tanınan hakların ülkemizde de uygulamaya konulmasını sağlamak temel amacımızdır.