Gerçekçi İslam alimlerinin astroloji ve burçlarla ilgili hükmü aynen şöyledir: Bütün yıldıznameciler, müneccimler ve astrologlar kesinlikle yalancıdırlar.
3 - Yıldızlar Cansız Kayalardır, İnsanları Etkileyemezler Bugün kesin olarak biliniyor ki, yıldızlar sıkışmış gazlardan oluşan bir çeşit kayadırlar, cansız varlıkdırlar. Dünyaya düşen yıldız parçalarından, göktaşlarından, meteorlardan da bu gerçeği, yani yıldızların bir çeşit kaya olduklarını kesin olarak biliyoruz. Peki, sayısız kayaların dünyadaki insanları birebir şöyle veya böyle etkilediğine inanmak akıl işi midir? Hangi belgeye dayanarak bunu iddia edebilirler? Güneş kor ateş halinde olduğu için Dünya'mızı ve biz insanları ısı ve ışığı ile etkilemektedir. Ay'ın, denizlerin gel-git olayına etki yaptığı söylenebilir. Burçların, yani takım yıldızlarının insanların hayatını hem de birebir yönlendirdiğini ne ile ispat edebilirler? Tabii ki hiç! O burçlar ki sayısız yıldızlardan oluşmaktadır. Yıldızlar da sıkışmış gazlardan oluşur ve bir çeşit kaya haline gelmiş, cansız, bilinçsiz ve iradesiz varlıklardır. Bu durumda, bu yıldızlar ve burçlar insanları nasıl yönetir ve nasıl yönlendirirler? Bunlara medeni insanlar nasıl inanabilirler? Evet böylesi inançlar da olsa olsa birer safsata olurlar ve de medeni, kültürlü insanlar bu türlü saçmalıklara değer vermezler.
4 - Sayısız Yıldızlar, Kimi Nasıl Etkiliyor? Burçlar yıldız kümeleridir, takım yıldızlarıdır. Her burçta sayısız yıldız bulunmaktadır. Ayrıca, burçların sayısı da 12 değil çok daha fazladır. Şimdi bu kadar yıldız kümeleri içinde mevcut olan sayısız yıldızların, insanlara hangisi nasıl etki ediyor, bunu nasıl tespit edebiliyorlar? Astronomlar, evrende 100 milyar yıldız galaksisi yani kümesi bulunduğunu, her kümede de 200 milyar yıldız olduğunu tahmin ediyorlar. Söyler misiniz bana, bu kadar yıldızın hangisi hangi insana ve nasıl tesir ediyor? Astroloji ile meşgul olanlar, burçların insanları, gökteki yüksekliği ve ufukta görünüp görünmemesine göre etkilediğini cetvelle ölçüp tespit ediyorlar(!). İşin içine menfaat ve insanları kandırıp onlardan yararlanma girmese, "Astrolog" denilen kimselere çocuklar gibi oynayan, eğlenen kimseler gözüyle bakılabilir. Ama, "Astrolog" denilen kimseler bu işten para kazandıkları için, saf insanları soyup aldattıkları için, bunlara olsa olsa "Sahtekar" ve "Şarlatan" denilebilir. Sonuç olarak biz, gerçekçi İslam alimlerinin hükmünü tekrarlayalım: "Küllü müneccimin kezzap". Yani "Bütün yıldıznameciler, bütün müneccimler, bütün astrologlar yalancıdırlar."
Nazar değmesi gerçek mi? Batıl inançlardan bir tanesi de nazar değmesine inanmaktır. Konuyu biraz açalım ve bunun neden batıl inanç olduğunu açıklamaya çalışalım: Nazar, bakmak demektir. Nazar değmesi demekse, bazı insanların insanların bakışları ile başkalarına zarar vermesi anlamında kullanılır. Halk arasında konu şöyle açıklanır: Kadının sağlıklı olan çocuğu hastalanır, ateşi yükselir. Annenin değerlendirmesi şöyledir: "Çocuğuma nazar değdi, hasta oldu. Çocuğuma falanca kadın kötü biçimde bakmıştı!.." Adamın işi iyidir, kazancı yerindedir. Derken işi bozulur, kazancı eksilir, zarar edebilir. Ailenin, daha çok da hanımının tesbiti aynı: "Eşimin işine nazar değdi, işi bozuldu, kardan zarara düştü." Genç bay ile genç eşi gayet iyi geçiniyorlar, birbirlerini seviyorlar. Derken genç eşlerin arası bozulur, tartışmalar çıkar, hanım küser, babasının evine döner. Olayı duyan yakınlarının birçoğunun teşhisi aynıdır: "Genç eşlere nazar değdi, araları bozuldu, halbuki ne kadar mutluydular."
HEP AYNI SEPEP: NAZAR Hanım evine çok güzel bir büfe almış ve içini de çeşitli pahalı çini çanak ile doldurmuş, süslemiştir. Gelen misafirler aynalı, lüks donatılmış büfeyi büyük bir hayranlıkla seyreder. Derken bir gün temizlikçi kadın büfenin tozunu almak isterken, ileri geri çekerken büfe devrilir, aynası kırılır, birçok çini çanak da parçalanır. Hanımın hükmü kesindir: "Büfemize nazar değdi, mahvoldu." Hanım çok güzel bir ev içi kauçuk ağacı yetiştirir, ama bir gün ağaç kurumaya başlar. Hüküm yine kesindir: "Bizim kauçuğa göz değdi ve kurudu..." Kısacası mala, cana, ağaca, işe ve kazanca herhangi bir olumsuz ve kötü bir şey olduğu zaman hemen sebep bulunmuştur: "Nazar değmesi, göz değmesi. Bu kötülük ondan. Göz değmesinden geldi."