"Kar yağacak, soğuk gelecek" diyorlar. Bu kış hiç zemheri olmadı ki. Elimde yün yumağı, koskocaman bir çile. İki ters iki düz gidiyoruz işte. Her ilmekte mutlu oluyorum. Benim atkı yetişecek zemheriye... Kuğu beyazlığındaki narin boynunu saracak küçük kızımın. Daha da mutlu olacağım... "Hayatınıza örülen anlara mutlu zamanlar eklensin" deyip kapatırdım programları... Bu sözlerin üzerinden zaman geçtikçe bana yabancılaşıyor. Sanki başkalarından duymuşum gibi... Sanki sandığımdan da geçmişte kalmış gibi o günler... En son lisedeki ev ekonomisi dersinde zorlana zorlana elime aldığım şişleri, şimdi kızıma atkı örmek için elime aldığımda kendime şaşıyorum. Demek ki zaman ve koşullar değiştikçe, zevk aldıklarımız da almadıklarımız da değişiyor... Her ilmekte yeni renkler giriyor dünyama... Bir sonraki, bir sonraki, derken sıkıntılarımı atıyorum bir bir...
Geleceğinihayalettim... Şaşırmamalı. Anneme, babamdan ayrılma arefesinde psikolog tavsiye etmiş örgüyü... Dikiş nakış dersleri alıp kendimi geliştirmeyi bile düşünüyorum... Kadın programlarının arasına neden sıkıştırmazlar şu işleri?.. Kol kesmeyi, ilik açmayı filan öğretseler biraz... Yemekten başka iş yok sanki... Dün atkımın yeni bir rengiyle tanışırken, odadaki sessizliği, komşumuz bozuverdi. Tartışma diyeceğim ama düpedüz kavgaydı... Oysa onlardan beklenmezdi... Çünkü yeni evliydiler... "Olur böyle" dedim kendi kendime. Ben de eskiler gibi "Evliliğin tadı tuzudur" dedim mahremiyetleri hakkında fikir yürüterek... Yumak, elimin hızına dayanamayıp döndükçe, genç kadının geleceğini hayal ettim... Çok değil, 23 ay sonra belki 2 yıl sonra o da yün yumağıyla baş başa kalırsa eğer, acaba benim gibi düşünecek miydi?
'Benimoğlum...' Amerika'da koyu dindar dört kadın ellerinde kahve sohbet ediyorlar. Birinci kadın oğlundan söz açtı. "Benim oğlum rahiptir" dedi. "Bir topluluğa girdiğinde herkes ona 'Peder' der." İkinci kadın da kendi oğlundan söz etti. "Benim oğlum da papazdır. Bir toplulukta herkes 'Aziz Peder' der." Üçüncü kadın da oğluyla "Benimki de kardinaldir. Herkes ona 'Yüce Aziz' der" diye övündü. Dördüncü kadın keyifle kahvesini yudumlarken ötekiler kendi oğlu hakkında konuşmasında ısrar ettiler. Dördüncü kadın kahvesinden keyifle bir yudum aldıktan sonra, "Benim oğlum, 1.95 boyunda dalgalı siyah saçlı, yeşil gözlü, geniş omuzlu, atletik yapılı, güzel giyinen ve 29 yaşında olmasına rağmen zengin biridir. Oğlum, bir topluluğa girdiğinde bütün kadınlar birbirinin kulaklarına eğilir ve 'Aman Allahım' derler...'
***
GÖZ UCUYLA Eğeryanlıştrenebinmişseniz,koridordatersistikameteyürümeninsizefaydasıolmaz. (Benhoeffer)