Verem hastalığı en çok; ekonomik durumu kötü, yetersiz beslenen, 13-50 yaş arasındaki kişilerde görülüyor. Uzmanlar, ivedilikle bu nüfus gruplarının sosyo-ekonomik durumunu iyileştirici politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Akciğer veremi, tüberküloz, fitizi olarak da biliniyor. Nedeni, koch basili denilen ufak, kıvrık, içinde küçük noktacıklar görülen çomak şeklindeki verem basili... Verem mikrobu, insan vücuduna çeşitli yollardan girebiliyor. Bu yolların başında, solunum yolları geliyor. Hastalık, çoğunlukla veremlinin balgamı veya veremli ineklerin sütü ile bulaşıyor. Sağlık şartlarına uymamak, aşırı yorgunluk, üzüntü, grip, boğmaca, kızamık veya şeker hastalığı, vücudun direncini kaybetmesine ve hastalık ihtimalinin artmasına neden oluyor.
TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR? Verem, üç devrede gelişiyor. Birinci devrede, hastada genel yorgunluk, iştahsızlık, sırt ağrıları, öksürük ve 38 dereceye varan ateş görülür. Verem basili bu devrede, tüberkül adı verilen iltihaplı bölgeler oluşturuyor. İkinci devrede hiçbir belirti görülmeyebiliyor. Fakat basiller bütün vücuda yayılarak deri, eklemler, kemikler, böbrekler, bağırsaklar, karın ve beyin zarına yerleşiyor. Bu devrede tedaviye başlanmamışsa, vücudun direnci azalma eğilimi gösteriyor. Üçüncü devrede, varem basilleri kan veya lenf kanalları yoluyla yayılmaya devam ediyor. Hastada, yorgunluk, balgamlı öksürük, akşamları yükselen hafif ateş, iştahsızlık ve gece terlemeleri görülüyor. Bu devrede, tedavi edilmezse, diğer akciğer de hastalanabiliyor.
DR. RASİM KÜÇÜKUSTA ANLATTI... Tedaviye, 4 ila 9 ay kadar devam etmek gerekiyor. Tedavinin ilk şartı temiz ve açık hava, bol gıda ve üzüntüsüz bir hayat... Tüberküloz konusunda, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rasim Küçükusta'dan bilgiler aldık.
NEDENLERİ NELERDİR? "Tüberküloz, eskiden daha ziyade düşük sosyo-ekonomik tabakanın hastalığı olarak bilinirken, günümüzde artık her kesimden insanda rastlanır olmuştur. Dengesiz ve bilinçsiz beslenme, ağır ve stresli yaşam koşulları, fazla alkol ve sigara kullanımı, madde bağımlılığı, kortizon ve immunsüpresif (bağışıklığı baskılayıcı) ilaç kullanımının artması, aşırı ruhsal ve bedensel yorgunluklar ile bağışıklık sisteminin baskılanmış olduğu kanser, AIDS gibi hastalıkların, tüberkülozda görülen artışta çok önemli etkileri vardır. Yakın zamanlara kadar tüberkülozun artık bir sağlık problemi olmaktan çıktığı USA, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde, AIDS tüberkülozun adeta hortlamasına yol açmıştır."
İSTATİSTİKLER NE DİYOR? Tüberküloz, BCG ismi verilen aşısının ve etkili ilaçlarının olmasına rağmen, kökü tamamen kazınamamış bir hastalıktır. Hem geri kalmış ülkelerde ve hem de en gelişmiş ülkelerde önemli sağlık sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) istatistiklerine göre: * Dünya nüfusunun 1/3'ü, yani 2 milyar insan tüberküloz mikrobu taşımaktadır. Bu sayıya, her yıl 100-200 milyon kişi eklenmektedir. * Dünyada yılda 8 milyon kişi tüberküloz hastalığına yakalanmaktadır. Bunların yüzde 95'i geri kalmış ülkelerde, yüzde 5'i ise gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlardır. * Tüberküloz, her yıl 3 milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır. Buna göre, tüberküloz dünyada ölüm nedenleri sıralamasında 5. sırada yer almaktadır. * Önümüzdeki 10 yıl içinde 90 milyon kişinin tüberküloza yakalanacağı ve bunların 30 milyonun da bu hastalıktan ölecekleri tahmin edilmektedir. '