Yeni Bankacılık Yasası'yla, AB'ye uyum hedefleniyordu. Ancak kriz sonrası sektörde yaşanan olumsuz tecrübelerin etkisiyle, özellikle bankaların denetlenmesiyle ilgili konunun ağır bastığını ve hissedarlık konusunda kısıtlayıcı tedbirlere gidildiğini görüyoruz.
Önümüzdeki yıl ne getirecek?
2005 yılında da enflasyonun düşmeye devam etmesi sonucunda gelir dağılımının düzelmesiyle bankacılık hizmetlerine talebin, müşteri işlem hacminin artmasını bekliyoruz. Enflasyonun düşmeye devam etmesi, kar marjını düşürecek. Bu durum da küresel ortamda rekabeti güçleştirdiğinden, önümüzdeki yıllarda bankalararası birleşmeler ve banka sayısında azalma yaşanabilir. Şube ve personel sayısındaki fazlalık nedeniyle ciddi maliyet yükü bulunan bankaların, şube ve personel azaltmak suretiyle maliyetleri düşürme yoluna gidebileceğini tahmin ediyoruz.
AB sürecinde, bankacılık sektörüne hangi görevler düşüyor?
Ekonomide yıllarca yaşanan yüksek enflasyon ve kamu borçlarının artışı, bankacılık sektörünü, reel kesimi fonlamaktan ziyade devleti fonlamaya yöneltmiştir. Bu süreç, banka aktiflerindeki kamu menkul değerlerinin payını artırırken, kredilerin payını azaltmıştır. Bankacılık sektörü bu işlemle yüksek karlar elde ederken, AB bankacılık normlarından uzaklaşmıştır. Bankacılık sektörünün AB'ye uyması için rekabet gücünün artırılması gerekir. Türk bankacılık sektöründe aktif ve sermaye büyüklüğü yönünden küçük ölçekli çok sayıda bankanın faaliyet göstermesi, rekabet yönünden Türk bankaları aleyhine bir sonuç yaratıyor.
Vakıfbank olarak siz ne yaptınız?
Öncelikle sermaye yapımızı daha da güçlendirecek önlemler aldık. Başta finans dışı iştirak ve sabit kıymetlerimizin satışını gerçekleştirerek, buradan elde ettiğimiz geliri sermayemize ilave ettik ve bugün 420 trilyonluk bir sermayeye ulaştık. Maliyet ve risk yönetimine büyük önem vererek, özellikle faiz dışı gelirlerimizi artırdık. Verimsiz şube ve birimlerimizi kapatarak, maliyetlerimizi düşürdük. Başta KOBİ'ler olmak üzere, reel kesimin finansal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak aktif büyüklüğümüz içinde kredilerin payını artırdık ve 2004 yılının ilk 9 ayı itibarıyla yıl sonu için hedeflediğimiz kredi miktarının da üzerine çıktık.
Bankacılık sektöründeki krizin etkileri tamamen yok oldu mu?
Türk bankacılık sektörü, 2001 krizinden bu yana önemli bir gelişme kaydetti. Ancak sektör halen zayıf bir bünyeye sahip olduğu için ekonomik ve siyasi şoklara karşı dayanıklı bir duruma gelemedi. Dolayısıyla en başta, uzun dönemde özkaynakları besleyen en temel kaynak olan karların oluşması ve sürekliliği açısından, bankacılık sisteminin kar edeceği sağlıklı bir ekonomik ortamın sürdürülmesi gerekiyor. Rakamlarla Vakıfbank Aktif büyüklüğü . . . 20,1 katrilyon Özkaynak . . . . . . . . . 1.5 katrilyon Nakdi krediler. . . . . . 7.3 katrilyon Net kar. . . . . . . . . . . . . 265 trilyon Müşteri sayısı . . . . . . . . 42 bin kişi Mevduat . . . . . . . . . 12.7 katrilyon