Metin Oktay vardı, duruşunda bile asalet vardı. Ayağındaki ayakkabı, futbol topundan ağırdı da, çamurdan sökerdi topu. Bir forma, en çok bu kadar yakışırdı insana. Primle işi yoktu, futbol aşkını çocukların yüreğine taşımaktı görevi. Metin Oktay'ın resmi, insanların gözlerinde rozet gibi durur hala. Onun çocuklarıdır, bugün Türkiye'de bazı değerlerin kayıtsız şartsız savunucusu olan. Lefter vardı, hala var... Camlardaki çocukların bakışı gibiydi bakışları. Zarafeti yelkenine takıp, öyle gelirdi maçlara. Ondaki bilek, ondaki yürek mumla arasanız bulunmazdı. Bu kadar yetenekli olup, bu kadar sorunsuz olan başka bir futbolcuyu görmedi bu topraklar. Masalların içinden çıkan aynaydı onlar, her kim baksa, onları görürdü. Metin Oktay ve Lefter gibilerini, sonraki yıllarda pek göremedik. Onların emanet ettiği değerleri savunanları da kaybettik... Şimdi saltanat saraylarının uşaklığını yapanlara itibar gösteriliyor. Şimdi çürük yumurtalardan kahraman yaratılıyor. Milli Takım'ın teknik patronu, transfer cambazı! Kendi çıkarlarını, ülke değerlerinin üzerinde taşıyor. Şimdiki futbol kahramanları, düzen gazetecilerine pek uygun. Herkes birbirini tamamlıyor. Çocukların pazar gecelerine ihanet sızdıran futbol yorumcularının ülkesinde, Türkiye çoktan şerit değiştirdi. Çocukları "yaşından büyük" yanlışlığa çekiştiren bir sistem, tıkır tıkır işliyor. Adaletsizliği bertaraf edemeyenler, ihanetin bir tarafını tercih ediyor. Oryantal ayinlerin beyleri, gerdan kırıyor, bel kıvırıyor. Kurdukları cümlelerin içinde göbek atıyorlar. Göbek bağlarını kopartamıyorlar, futbolun yozlaşmış tanrılarından. Her yanından çamur fışkıran bir futbol düzeninde, gelin de çocukları temiz tutun bakalım! Gelin de, Metin Oktay ve Lefter gibilerinin asaletini hissettirin yeni düzene.. Eskiden bu ülkenin çocuklarına denizde ve karada ölüm yoktu. Oysa bütün denizler bitti... Karaları da timsahlar gasp etti!